Bölümü geciktirdiğim için kusura bakmayın malim Bayram yaklaşıyor ve onun getirisi olarak temizlik var, akşam bu yüzden atamadım. Bölümü bırakıp kaçıyorum ☺️
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️
Keyifli Okumalar 🌺
Bölüm 23 - Part 3
"Bak şu kutuya, sadece otuz ya da kırk dakika önce onlara telefonlarını ellerinde görmeyeceğimi ve biriken işleri halletmelerini söyledim. Ve gittiğimde ise telefon bangır bangır çalıyordu, hepsi ellerinde telefonla oynuyordu! Sen söyle bana ben mi suçluyum şimdi? Şirket batmış, zarar etmiş onların umurunda değil beyefendiler, hanımefendiler paralarını alamayacakları için sitem ediyor hiç düşünmüyorlar acaba neden? Hepsi yolsuzluğa göz yummuşlar, her haltı yapmışlar sonra suçlu yeni gelen yönetici!" dedikten sonra sinirle derin bir nefes alıp verdim.
"Ben şimdi muhasebe ve insan kaynaklarına gidiyorum, ofistekilere ihtar çektireceğim; Açelya'nın da çıkışını vereceğim! Ben gelene kadar sen burada takıl, Ayren de sana biz yokken neler yaşanmış anlatsın, yönetici pozisyonundaki Yavuz Bey'in, Merve Hanım'ın ve diğerlerinin işte isimleri aklımda kalmayan departman yöneticilerinin neler yaptığını anlatsın. Sonrasında da seninle derin bir sohbete girelim, bundan önce tabi benim halletmem gerekenler olacak, onları benim için Ayren'in halledebileceğini umuyorum?" derken sorar bakışlarımla ona döndüm.
"Tabi, Çilay Hanım siz nasıl isterseniz!" deyince gülümsedim.
"Gördüğün gibi, Ayren Hanım'da onayladı. Ben şu işleri halledip hemen geliyorum sen otur istersen! Kahve ister misin?" diye sordum merakla.
"Aslında iyi olur!" deyince kafamı salladım.
"Güzel, gelirken getiririm sütsüz ve şekersiz!" dediğimde o da kafasını salladı.
Andıç'ın yanından ayrılıp hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim. Odadan çıkıp ofise doğru ilerlerken diğerlerinin de seslerinin geldiğini duydum. Hızlı adımlarımla giriş yaptığımda önleride dosyaların açık olduğunu ve telefonlarla konuştuklarını gördüm. Bu durumun hoşnutluğu karşısında dudaklarımda memnun bir gülümseme oluştu. Demek ki onları bir çocuk gibi cezalandırmak gerekiyormuş, iş yapabillmekleri için! Gözlerimi etrafta gezdirip Açelya'yı aradım, bulduğumda ise masasında oturmuş omuzları düşmüş, kafasını da önüne eğmişti. Sanırım yaptığı şeyden pişman olmuştu fakat son pişmanlığın fayda ettiğini sanmıyorum! Eşyalarını toplamadığını gördüğümde, kafamı salladım ve ağır adımlarla ona ilerlerken konuşmaya başladım.
"Açelya Hanım, eşyalarınızı toplamamışsınız? Bence toplamaya başlayın!" dedim düz ve duygusuz bir ses tonuyla.
"Çilay Hanım ben-" dedikten sonra cümlesinin devamını getiremedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Onun hıçkırıklarla ağlamasına herkes şaşkınlıkla baktı, ellerindeki işi bırakıp onunla ilgilenmeye başladılar. Sanırım ne için ağladığını anlamamışlardı, birazdan anlarlardı nasılsa. Ben kararımdan caymayacağım, böyle bir terbiyesizliği ve izansızlığı da yapıyorsa şayet, sonuçlarına da, başına gelecek olana da katlanmalı.
"Açelya ne oluyor?"
"Açelya iyi misin?"
"Al, bir bardak su iç!"
"Açelya, ağlama da konuşalım!"
Gibi bir sürü onunla konuşmaya çalışan ses vardı. Ellerimi göğsümde birleştirdim ve ne olacağını izlemeye koyuldum, bakalım Açelya onlara ne anlatacaktı? Beni mi suçlayacaktı yoksa kendi suçunu mu itiraf edecekti? Boşlukta volta atarken, kollarımı da göğsümde birleştirmiştim, birkaç kişi dönüp bana baksa da onları boş verip umursamadım, Açelya'nın ağlamasının bitmesini beklerken gerçekten de sabırsızlanmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHÂ
Fiction générale|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş b...