Bölüm 20 - Part 2

248 23 0
                                    

Bölüm 20 - Part 2

"Hiç sıkıntı değil, kesinlikle sizi anlıyorum. Bizim firmada karar organı tek bir kişi olduğu için görüşmemizde bizi aksatacak veya karşı çıkacak herhangi kimse yok. Bildiğim kadarıyla sizin hisseleriniz eşit olduğu için, siz hissedarlarınıza da danışmak durumundasınız, birçok iş yaptığımız firmada da karşı karşıya kaldığımız bir durum olduğu için alışkınım diyebilirim!" dedikten sonra güldü ve genç adamın rahatlamasını sağladı. Andıç'ın güldüğünü gören genç adam da rahatlayarak derin bir nefes verdi. Hâlâ şu toplantılardaki ciddiyete alışamamıştı, kalbi olmayacak diye endişe ile hızlı hızlı çarpıyor ve büyük ihtimalle de içindeki hissettiği tüm duyguları karşısındaki insana kolayca aktarıyordu.

"Biz sizinle bugün, burada firmanızın çalışma sistemi ve şartları hakkında konuşalım, bizim firmamızın çalışma sistemi ve şartlarını anlatayım. Sizin için uyan veya uymayan durumları, bizim için uyan veya uymayan durumların tespitinde bulunalım. Kaba taslak bir sözleşme hazırlayalım, siz bu sözleşmeyi diğer hisse sahiplerine de gösteririsiniz, konuşur ve anlaşırsanız; sözleşmeyi detaylandırarak imzalar ve çalışmaya başlarız. Ne dersiniz, sizin için de uygun mu?" derken sesindeki samimi ve sıcak yaklaşım genç adamı daha da rahatlatıyor.

Şu an konuştukları bu konuları diğer firmalar ile konuşuyorlardı elbet ama çoğunlukla satış ve pazarlama ekibi konuşmayı devralan kısım olduğu için ve kendi düşüncelerini onlara rahatça aktardığı için böyle heyecan yaşamıyordu. Ağabeyi kendi hayali olan galeri açma sevdası ile şirketi bırakıp işleri kendi üzerine yıktığından beri yanlış yapacağı bir şeyin endişesini de taşıyordu elbette. Her ne kadar iki yıldır şirketin işleri ile ilgilense de her zaman içindeki o heyecan yerinde taptaze bir şekilde duruyor, bozulmuyordu.

"Kesinlikle benim için de uygun. O zaman başlayalım mı, ne dersiniz?" dedi yüzüne en çok yakışan gülümsemelerden birini sunarak.

"Elbette, başlayalım! Ben size bizim beklentilerimizi anlatayım, siz de bunları düşünün değerlendirin. Yapabileceklerini bize söyleyin, olasılık dahilinde olanları da dile getirmekten yanayım ben bu açıdan lütfen rahatsız hissetmeyin kendinizi. Ardından da ben sizi dinleyeyim, siz bana beklentilerinizi anlatın, nasıl bir çalışma ortamı istersiniz bunu anlatın ben de sizinkileri değerlendirip size anlatayım. Tabii, siz başlamak isterseniz siz başlayabilirsiniz. Nasıl kolay geliyorsa size onu yapalım, benim için hiçbir sakıncası yok!" derken yüzündeki samimi gülümseme hiçbir şekilde silinmemişti, sanki japon yapıştırıcısı ile yapışmıştı Andıç'ın yüzüne. Genç adamdan cevap beklerken, gözünü bileğindeki saatine çevirdiğinde öğle yemeği yemediğini hatırladı, karşısındaki genç adamında yemediğini varsayarak öğle yemeği teklifi yapmayı düşündü.

"Öğle yemeği yemediyseniz, birlikte yiyelim ne dersiniz? Hem yemekte daha rahat konuşuruz konuları." adamın önerisine memnuniyetle onay veren genç adam, adamın ayaklanması ile kendisi de oturduğu koltuktan ayağa kalktı.

***

"Sol kroşeni geliştirmen gerekiyor! Bu hâlde nasıl çıkacaksın?" diyen adam ile elindeki boks eldivenlerini ve başındaki koruyucuyu sinirle çıkarıp attı.

"Daha ne kadar iyi olabilir, söyler misin? Bundan daha iyisini yapabilir misin sen?!" derken genç adamın sesi öfkeli çıkıyordu.

"Dostum bu öfke, sinir neden? Senin iyiliğin için gözlemlerimi söylüyorum ben! Karşına kim çıkacağını bilmiyoruz, üstelik bu sene Wolfian Dundestarn da katılacak. Sol kroşe ve yerde iyi olmadığını ikimiz de biliyoruz! Kendini geliştiresin ki şampiyon sen olabilesin!" derken ses desibeli bayağı bir yüksek çıkıyordu, genç adam gözlerini kapatıp birkaç saniye soluklandı.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin