Bölüm 20 - Part 1
Kapı açıldığında elinde kahve ve bir bardak suyun oyduğu tepsi ile gelen sekreteri görünce gülümsedi, kendisine sormasa da ne içtiğini çok iyi biliyordu, kısa zamanda aklında tutmuştu. İşini de çok düzgün yapan, çalışkan, güvenilir ve dürüst bir kızdı. Çilay'ın ona güvenmesinin boşa olmadığını da kısa sürede anlamış oldu. Diğerleri gibi mesai saatinde telefonuyla uğraşmayan, işi neyse onu yapan, kimsenin arkasından dedikodu yapmayan sadece işi ile ilgilenen biri olduğu için de hem Çilay hem de kendisi genç kadını güvenilir bulmuştu. Birçok çalışan işlerinden olurken genç kızın işinden olmamasının en büyük sebebi buydu.
Kızın kahveyi, henüz adını öğrenmediği genç adamın önüne koyduktan sonra içi şu dolu olan bardağı da kendi önüne koyup, kafasıyla selam verdikten sonra elindeki boş tepsi ile odadan çıktı. Kızın çıkması ile Andıç genç adama döndü.
"Nerede kalmıştık?" dedi ve sonra aklına gelince devam etti. "Heh! Hatırladım, Çilay Hanım'ın neden olmadığını açıklayacaktım ben size." diyerek sözlerini sonlandırdı. Adamın kaşlarını kaldırarak kendisine baktığını görünce konuşacaktı ki adamın konuşması ile teşebbüsünü geri çekti.
"Umarım geçerli bir sebeptir. Sekreterinize sordum bir cevap vermedi, tavırları da bir garipti anlayamadım?" zihnindeki karışıklık sesine de yansımıştı, adamın durumunu iyi anlıyordu Andıç. Önceden toplantı için gün ve saat ayarlanıyordu, buna uyarak tam gününde ve saatinde geliyordu fakat kendilerinden kaynaklı olan bir aksaklık yüzünden şu an böyle düşünmesi tabiiydi.
"Elbette, Çilay Hanım bugün sizinle görüşecekti fakat birkaç gündür otellerle ilgili sıkıntı var. Belki duymuşsunuzdur, son zamanlarda otel ile ilgili söylentiler çıkmıştı. Müşteriler bazı sorunlardan dolayı oteli tercih etmemeye başladı ve bu yüzden müşterilerde azalma olmuştu."
"Evet duydum ama bunların dedikodu olduğunu düşünüyordum." diyen adam ile Andıç kafasını salladı.
"Üzülerek söylüyorum ki konuşulanlar gerçek. Otel, çalışanlar ve yöneticilerimiz ile ilgili problemlerden kaynaklı otel ne yazık ki eski formundan düşmüştü, müşterilerimizde de azalma olmuştu. Çilay Hanım ile birlikte yaşanan bu elim durumun sebebini araştırdık, bulduk ve gereğini yapmak üzere de bir plan, program yaptık. Çilay Hanım bu plan, program dahilinde şubeleri gezmek üzere şehirden ayrıldı. Büyük ihtimalle konutuğunuz sekreter size bunu söyleyememiştir, bunun sebebi de diğer çalışanların öğrenmesini istemediğimizden kaynaklanıyor." dedikten sonra önündeki sudan birkaç yudum aldı ve bir gözü ile de karşısındaki adamın tepkilerini kontrol ediyordu.
"Peki neden çalışanlarınızdan saklıyorsunuz bu bilgiyi? Öğrenseler ne olacak ki?" derken sesinde saf merağın tütsülenmiş kokusu buram buram yayılıyordu.
"Çünkü Çilay Hanım'ın teftiş sebebiyle merkezden ayrıldığını öğrenen çalışanlar, diğer şubeleri arayarak oradaki personellere teftiş olacağını haber verebilirlerdi, bunu ne Çilay Hanım istiyor ne de ben, bu yüzden de bunu diğerlerinden saklıyoruz. Sadece ben ve sekreterimiz biliyor bu bilgiyi, Çilay Hanım'ın bugün burada olamamasının sebebi de bu teftiş meselesi." dedikten sonra sessiz kalarak genç adama düşünmesi için zaman tanıdı.
Ne kadar süre geçmişti her iki adam da bilmiyordu ama ortamda büyük ve garip bir sessizlik imparatorluk kurmuş, ortamı yönetiyordu. Genç adam kafasında kendisine söylenenleri tartıyor, değerlendiriyordu, Andıç ise adamın kendi iç dünyasında tartıp, biçmesine izin veriyordu. Genç adam, bu toplantının gerçekleşemeyecek olmasından dolayı biraz rahatsız olsa da geçerli sebebi de görmezden gelemiyordu. Genellikle insanlara verdiği sözü iki eli kanda da olsa tutmaya çalışan biriydi, eğer gerçekleşmeyeceğini de fark ediyorsa bunu öncesinde de mutlaka muhatabına bildirmeyi bir ilke hâline getirmişti. Andıç'ın anlattıklarına ve piyasadan aldığı duyumlara bakılırsa, merkezde ve şubede personeller açısından bir sıkıntı olduğu barizdi, Antalya ve Ayvalık'taki şubeye giden birkaç tanıdığından duyduğu kadarı ile personeller müşterilere gerekli ihtimamı göstermiyor, üstelik verdikleri hizmette beş yıldız kalitesinde olmadığını söylemişlerdi fakat buna inanmamıştı. Abarttıklarını düşünmüştü bunun sebebi ise belliydi, Turizm Bakanlığı tarafından aldığı ödüller, kurumsal olarak aldığı ödüller ve beş yıldıza sahip olması. Anlaşılan arkadaşları abartmıyormuş ve söyledikleri kadar varmış ki, şirketin hissedarı olan yönetici hiçbir personeline haber vermeden teftişe çıkıyor. Aslında mantıklı düşünüldüğü zaman, genç adam aynı durumun kendi şirketinde de olması ve bu problemle başa çıkabilmek için kendisi de çözüm yolları arayıp, belki de benzer bir yol izleyebileceği için Çilay Hanım'a hak vererek, normalde saygısızlık olarak algılanan bu davranışı görmezden gelmeye karar verdi. Kafasında her şeyi yerli yerine oturttuktan sonra puzzlenin kalan kısmını tamamlamak için diğer parçaları birleştirmek üzere aklına takılan soruları sordu karşısındaki kendisi ile ilgilenen adama.
***
"Peki bu görüşmeyi biz ne zaman yapabiliriz Çilay Hanım ile? Kaldı ki neden benimle görüşmek istediğini dahi bilmiyorum! Sekreterime sadece bugün, belirtilen saatte merkez binada benimle görüşmek istediğini söylemiş, önemli olduğunu da eklemiş." diyerek içinde bulunduğu durumu açıklama gereksinimi duydu genç adam.
"Aslında tam bir görüşme olacak denemez, Çilay Hanım size haber veremese de bana yola çıktığı sırada sizinle görüşmesi olduğunu ve bu görüşmeye katılamayacağını söylemişti. Bu yüzden size üzgün olduğunu söylememi istedi, size haber verememesi, sizi buraya kadar yorması, bunları size karşı bir saygısızlık olarak görüyor ve size en içten özürlerini iletiyor. Bunun yanı sıra siz bugün buraya boşu boşuna gelmediniz, sizinle olan görüşmesini, onun bana vermiş olduğu yetki ile ben gerçekleştireceğim. Görüşme talebimizin sebebine gelecek olursak; sizin müşteriniz olmak, sizinle çalışmak istiyoruz." diyerek sözlerini sonlandırdı. Kahverengi gözlerini adamın üzerine dikti ve kaşlarının kalkmasını, daha sonra alnının kırışması ile kaşlarının çatılmasını an be an gözledi. Adam konuşana kadar sessizce bekledi.
"Öncelikle Çilay Hanım'ın özrünü kabul ediyorum, düşünceli tavrı için de teşekkür ediyorum. Beni bugün buraya çağırıp eli boş göndermediği için de ayrıca teşekkür ediyorum. Firmanız gibi kurumsal ve marka değeri yüksek olan bir firma ile çalışmaktan mutluluk duyarım. Lâkin bu benim şahsi görüşüm olduğu için de size hemen tamam çalışalım diyemem ne yazık ki! Firmamızın yöneticisi ben olsam da benimle birlikte iki kişi daha hisseye sahip, anlaşma yapmadan önce üçümüz bir araya gelerek artılarını, eksilerini konuşup karar veriyoruz. Bu yüzden de onlara sormadan ben bu teklife onay veremem, benim önce onlarla görüşmem gerek. Umarım beni yanlış anlamamışsınızdır?" derken sesindeki tedirginlik barizdi, böyle bir işi kesinlikle tepmek istemiyordu genç adam lâkin kendisi ile birlikte ağabeyi ve kız kardeşi de söz hakkına sahipti şirkette.
Kendisi şirketin Ceo'su olsa da ağabeyi ve kız kardeşi yönetim kurulunda yer alıyor, ayrıca şirketin yapacağı anlaşmalardan da haberdar olmak istiyorlardı. Bu onların en tabii hakkı olduğu için genç adam iş yapacakları firmaları, teklifleri ve sözleşme şartlarını her ikisi ile paylaşarak, onların da enine boyuna düşünmesini bekliyor, kendisinin görmediği eksiklik veya zararlarına olacak bir detay varsa bunun üzerine konuşarak şartları kendi lehlerine çevirmek için ortak hareket ediyorlardı. Annesinin de şirkette hissesi vardı ve hisselerindeki söz hakkını kendisine devrettiği için, annesinin verdiği vekâletle annesi adına imza atabiliyordu. Annesi bu tarz konulardan bir yönetici gibi anlamasa da ona anlattıklarında kendi bakış açısı ile değerlendiriyor ve fikirler sunuyordu. Tüm bunlar aralarında kavga çıkmasına elbette neden olmuyordu, babasından sonra üç kardeş birbirlerine sıkıca bağlanmıştı ve aralarına hiçbir şeyin girmesine izin vermemek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Hepsinin kendilerine ait bir meslekleri ve hedefleri olduğu için, mal mülkte gözleri olmadığı için de tabii olarak aralarında herhangi bir anlaşmazlık çıkmıyordu.
Andıç genç adamın sesindeki tedirginliği fark etmişti, bunun sebebini de anlıyordu tabi ki. Çilay çalışacakları firma'yı kendisinin bulduğunu söyleyip o firmanın yöneticisi ile de görüşme ayarladığını söylediğinde önce şaşırmıştı. Sonuçta bu tarz işlere genellikle pazarlama satış departmanı bakıyordu, ondan sonra yöneticiye intikal ediyordu. Yöneticinin bugün, bu saatte geleceğini söylemiş, kendisi bugün burada olamayacağı içinde rahatsız hissettiğini de belirtmeyi es geçmemişti. Çilay'dan firmanın ismini öğrendiğinde, firmayı araştırmış ve firmanın hakkında duydukları ile memnun olmuştu. Çilay ve kendisi gelmeden önce ayarlanan firmaların iç yüzünü bildiği için, piyasa da hepsinin mutlaka namı olduğu için böyle düzgün bir firma bulması Andıç'ı sevindirmişti. Firma'yı araştırdıktan sonra bir de yöneticisi ve hissedarları hakkında bilgi toplamaya çalışmış ve bunu da başarıyla gerçekleştirmişti. Karşısındaki adamın, kardeşleri ve annesi adına şirketi yönettiğini ve aralarında şirketle ilgili tek bir olumsuz vaka yaşanmadığını da öğrenmişti. Görünürde genç adam karar organı gibi dursa da kardeşlerine danışmadan ve onların onayını almadan adım atmadığın biliyordu. Üstelik çalışma sistemini de biraz öğrenmiş ve gerçekten de piyasadaki birçok firmadan daha iyi olduğunu tespit etmişti. Genç adamı daha fazla strese sokmamak ve bekletmemek için aklındakileri söylemeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHÂ
General Fiction|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş b...