Sevgili okuyucular dün bölüm atamadığım için kusura bakmayın, yolculuk için hazırlık yapıyordum 😔 Haftaya yeni bölümde görüşmek üzere 😊
Bölüm 56 - Part 3Mekân kafasına yatınca arabaya bindik yeniden ve mekâna doğru yola çıktık, mekâna gelince girdik tek kişilik serpme kahvaltı siparişi verdik. Siparişlerimiz gelince güzelce kahvaltımızı yapıp karnımızı doyurduktan sonra hesabı ödeyip kalktık ve Akçın'ın bana gönderdiği butiğe doğru sürdük arabayı.
"Burası sanırım." dedi arabayı büyük bir mağazanın önünde durdurarak.
"Evet, burası." dedim elimdeki telefondaki tabela fotoğrafına ve mağazanın tabelasına bakarak.
"Tamam inelim o zaman." dedi ve birlikte indik.
El ele butikten içeri girdiğimiz de ortam sakindi ve butikte hafif bir müzik çalıyordu, içeri oldukça ferahtı insanın için daraltmıyordu, oturacak ikili koltuk ile tekli koltuk vardı, insanın bakmaya doyamayacağı güzellikte manzara tabloları vardı, askılarda güzel kıyafetler vardı.
"Hoş geldiniz." diyen bir ses ile kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik.
Bir perdenin önünde gözlüklü, yaklaşık bir yetmiş boylarında, kumral, gözleri çekik, buğday tenlik yapılı bir kadın duruyordu.
"Hoş bulduk." dedikten sonra gülümseyerek neden geldiğimi açıklamaya koyuldum. "Beni Tibet Algan buraya yönlendirdi, nikâh için elbise bakmak ve diktirmek istiyorum artık hangisi uyarsa." dedim sevimlice gülümseyerek
"Ah, Tibet geleceğinizi bahsetmişti, ben Aça Saygun Tibet'in ablasıyım." diyerek bize yaklaştı ve elini uzattı, uzattığı eline uzanıp tokalaşırken kendimi tanıttım ben de.
"Ben de Çilay Dide Çağlayan, nişanlım Duhâ Dinçsoy." diyerek sevdiceğimi de tanıttım.
Aça Saygun, sevdiceğime kafasıyla nazik bir selam verdi ve hafif bir tebessüm bahşedip yeniden bana döndü.
"Nasılsınız iyisinizdir inşallah?" dediğin de sesi oldukça samimi çıkıyordu.
"Çok teşekkürler siz nasılsınız?" dedim aynı samimiyetle.
"Çok iyiyim, o zaman ilgilenelim mi sizinle?" diye sorduğun da kafamı sallayarak onayladım.
"Aklınızda bir model var mı? Yoksa bakalım mı?" dediğin de biraz düşündüm aklımda bir model var mı diye.
"Ne çok abartı olsun istiyorum, ne de çok sade olsun ikisinin ortası zarif ve şık, incikli boncuklu, pullu şeylerden hoşlanmıyorum, danteli çok severim dekolteden de hoşlanmam." dedim kısaca.
"Peki önce elimizdeki ürünlere bakalım beğendiğiniz olursa onu alırsınız olmazsa da bir çizim yapar ve dikeriz olur mu?" dedi gayet yumuşak ve ilgili bir ses tonuyla.
"Olur, çok memnun kalırım." dedim samimiyet dolu bir sesle.
"Nikâh tarihiniz ne zaman?" diye sorduğun da bakışlarımı sevdiceğime çevirdim.
"Henüz tarihi almadık, bugün bir aksilik çıkmaz ise başvuruyu yapacağız bir hafta içinde yapmak istiyoruz." diye açıkladı.
"Peki o zaman önce hazır ürünlere göz atalım, sonrasını da sonra düşünelim. Böyle gelin." diyerek elini sırtıma koydu ve beni az önce çıktığı perdenin oraya yönlendirdi.
Önde ben ve Aça Hanım, arkamızda da sevdiceğim perdenin arkasından geniş bir odaya girdik, etrafta bir sürü gelinliğin yanı sıra bir duvar boydan boya aynalar ile kaplıydı, elbiselerin olduğu askıların yanına geldiğimiz de askıdan benim söylediğim tarzda kıyafetleri aramaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHÂ
General Fiction|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş b...