Bölüm 19 - Part 3

197 26 0
                                    

Bölüm 19 - Part 3

"Parapleji felç derken; boyundan aşağıdaki kısımlarında meydana gelen zedelenmelere bağlı olarak gerçekleşen felçl türüdür. paraplejide temel olarak bacakların oynatılamamakla birlikte, jhasarın seviyesine göre iki kategoride ele alınmaktadır. High Paraplegia, sırtın üst kısmında oluşan omurilik zedelenmesi, gövde hareketlerinin kısmi, bacakların hareketinin ise tamamen kaybına sebep olur. Kişi, belden yukarı gövdesini hissedebilir fakat karın bölgesi ile bacaklarını hissedemez. Low Paraplegia sırtın alt kısmında oluşan omurilik zedelenmesi bacakların hareketinin tamamen ve ya kısmen kaybına sebep olur." dedikten sonra gözlerini karşısındaki gözleri yaşla parlayan kadın ile gözlerinde korku kamp kuran gençlere bakıp açıklamasına devam etti.

"Bunu yapılan tetkik, geçen süreden sonra size yeniden açıklama yapacağız. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra görebileceksiniz, ne zaman çıkacağına da kontrollerimizin sonunda karar vereceğiz. Şu an durumu stabil gözüküyor, herhangi bir komplikasyon gelişmezse; bugün içinde çıkarmayı düşünüyoruz. Akşam veya birkaç saat sonra, bunu eşinizin durumu karar verecek." dedikten sonra gözlerini önündeki raporlara çevirdi.

"Bu kadar, tekrar geçmiş olsun!" diyerek kibarca odadan çıkmalarını söyledi onlara.

6 hafta boyunca Akın'ın yanında olan arkadaşları, 6 haftanın sonunda doktorların yaptığı kontroller ve tetkikler sonucunda, Akın'ın babasının papleji felç olduğunu ve bu felcin de high parapleji düzeyinde olduğunu tespit etmişler. Kısacası, Akın'ın babası artık yatağa bağımlı bir hayat sürecek, yürüyemeyecek, birinin yardımı olmadan yerinde doğrulamayacak, oturamayacak. Akın'ı ve ailesini çok zor bir yaşam bekliyordu, hepsi de bunun farkındaydı.

O, olaydan sonra genç adam arabada emniyet kemerini takmaya, arabayı yavaş sürmeye dikkat ediyordu. Elinden geldiğince tüm kurallara uymaya çalışıyordu. Arkadaşının babasının sorumsuz ve kurallara uymayan bir sürücü yüzünden hayatının mahvolduğunu görmek, sadece babası ile kalmayıp diğer aile üyelerine de etkisinin olduğunu görmek, onlarla yaşamak gerçekten zordu. Bir insanın elden ayaktan düşmesi, evldı da olsa, eşi de olsa bir başkasına muhtaç olması gerçekten çok zor bir durumdu. Üstelik kazayı yapan adam da suçunu kabullenmeyip üstüne bir de beni manevi olarak mağdur ettiler diye aileye bir de dava açması gerçekten kabul edilebilir bir şey değildi. Elbette açtığı davada haksız bulunmasının yanı sıra, hem maddi hem de manevi olarak aileyi zor duruma soktuğu için de karşı dava açılmıştı adama. Davayı Akın ve ailesi kazanmış, kaza yüzünden mağdur oldukları için maddi ve manevi tazminat almış bunun yanı sıra suçlu olduğu hâlde haksız yere aileyi dava ederek onları yeniden maddi ve manevi bir mağduriyet yaşamalarına sebep olduğu içinde ekstra bir tazminat vermiş ve her iki davanın da dosya masraflarını kazayı yapan sorumsuz şahsiyet ödemişti.

Tazminat parası içlerini soğutmasa da aldıkları para babasının sağlığını yerine getiremeyecek olsa da, adamın akıllıca düşünceleri sayesinde ellerindeki yüklü miktardaki parayı değerlendirip, hem kendisi hem de ailesinin rahat bir yaşam sürmesini sağlamıştı. Çocuklarının geleceği için ve evin geçim derdi için içten içe endişe duyan adamın gelen tazminat parası ile yüreği sahrada buz gibi su bulmuş bedevi gibi mutlu ve berraktı.

İnsanların bazı şeyleri yaşayıp, şahit olmaları ve eğer akıllıysa bundan ders almaları gelecek için çok güzel bir tecrübe olabiliyordu, genç adam da lise döneminde yaşadığı o acı hadiseden ders çıkarmasaydı belki de kendisi de bir ailenini hayatını mahvetmiş olabilirdi. Elbette bu en son isteyeceği şeylerden biriydi, bir insanın hayatına mâl olmak, ailesinin hayatını mahvetmek vicdani sorumluluğu çok büyük bir meseleydi. Kazanın Allah'tan geldiğine elbette inanıyordu lâkin bir de yaşlılar söyler ya hep; tedbirini al, takdiri Allah'a bırak diye işte genç adamında yaptığı buydu. Tedbirini alıyordu, takdiri de Allah'a bırakıyordu. Bile bile lades demek farklı tüm önlemlere rağmen başına gelmesi çok farklı bir olaydı. Sen emniyet kemerini takma, ehliyet kursunda öğrendiğin kuralları uygulama sonra kaza olunca da vicdan mahkemesinde yargılanırkne kendini aklamaya çalış, bu genç adamın yapabileceği bir şey kesinlikle değildi. Bile bile bir ailenin, bir insanın hayatını mahvettikten sonra kendini aklamaya çalışmak, vicdanı kaldırmazdı. Tüm tedbirleri alıpta bir kaza yaparsa işte o zaman diyeceği tek cümle; ben tedbirimi aldım, Allah'ın takdiri buymuş. O zaman vicdanen de rahat olur, vicdan mahkemesinde kendisini aklardı.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin