Bölüm 21 - Part 1
Andıç'la konuştuktan sonra hızlı adımlarla odama ilerlerken etraftakiler de bana hem şaşkınca hem de kızgın bakıyorlardı. Sanırım herkes yaptığım şeyi duymuştu ve bu yüzden bana kızıyordu, aynı zamanda da girişimde bulunduğum, herkesi mecbur kıldığım bu cezayı haketmediklerini düşündüklerini gözlerinden okuyabiliyorum. Ama ne yazık ki düşüncelerinde haksızlar, çalıştıkları departmana ve yapılan faaliyetlere baktığımızda hiçbirinin de görevini hakkıyla yerine getirmediği barizdi. Buna rağmen haksızlığa uğradıklarını düşünmeleri de kibirdan başka bir şey değil!
Bir insanın hakkına girmekten çok korkarım gerçekten. Dört dörtlük bir Müslüman elbette değilim, günahlarım var bununda farkındayım, elimden geldiğince günah işlememeye çalışmak da en nihayetinde ben de insanım öyle değil mi? Bilerek veya bilmeyerek günah işleyebiliyorum ama birinin hakkına girmek işte bu asla yapmayacağım bir şey. Bu insanlar nasıl bu kadar rahat hak yiyebiliyorlar ben anlayamıyorum, çok kolay bir şey gibi yapmaları gerçekten beni rahatsız ediyorken kendilerinin rahatsız olmamaları anlaşılmaz. Bir işe giriştim mi hakkı ile yerine getirmekten yanayım, şu an da bir otele yönetici olarak geldim ve bu otelin kötüye giden durumunu düzeltmek için elimden geleni yapmak zorundayım. Buradan ben para kazanıyorsam aldığım paranın hakkını vermeliyim, bu insanlar ise aldıkları paranın hakkını vermek bir yana dursun bir de kibirle kendilerini haklı görüyorlar, haksızlık yaptıklarının farkında dahi değillerdi. Böyle insanlara asla tahammül edemiyorum, onlarla aynı ortamda bulunmak, aynı havayı teneffüs etmek bile tahammül edebileceğim bir şey değil.
Bu ceza herkesin aklını başına getirmeye yeter, kimsenin aklı başına gelmeyecekse eğer de gidebilir bu benim için çok da önemli değil kaybeden onlar olur, çünkü ben en iyisini, kalifiliyesini bulurum ama onlar benden referans alabilir mi işte orası kesinlikle net! Benden asla referans alamazlar, işlerine sadık olmayanlar iyi referansı da iyi muameleyi de hak etmez. Benim için hazırlanan odaya girdiğimde şöyle bir göz gezdirdim, çok boğucu bir havası vardı özellikle perdeler ve halılar koyu tonlarda olduğu için odayı boğmuştu. Pastel tonları ve açık renkleri seven biri olarak bu oda kesinlikle benlik değil, odadaki masanın üzerine şöyle bir göz attığımda ise masanın üzeri çok boş geldi bana, masamı dolu dolu olmasını seven biri olarak bu boş masa da canımı sıktı. Odadan çıkıp kattaki diğer odaları gezmeye başladım. İlk girdiğim oda Tuna'ın odasıydı, oda tıpkı benim odam gibi koyu tonlardaydı, perdeleri kahverengiydi, odada bulunan koltuklar kahverengiydi, yerdeki halı da aynı şekilde kahverengiydi, bu ne ya içim bayıldı gerçekten. Bu odada nasıl duruyor ya? Masası desen benim odamdaki masa gibi bomboştu. Tuna'ya hazırlanan odanın aynısını bana da hazırlamışlar, üstelik sorma gereği dahi duymadan! Hiç sevmediğim bir davranış daha; bana sorulmadan benimle ilgili bir şeyler yapılması.
İnsanların ne düşündüğünü ya da istediklerini bilemeyiz, eğer bir işe kalkışacaksak ki bu kendimiz ile ilgiliyse bir başkasına danışmadan yapabiliriz lâkin eğer yapacağımız iş bir başkası içinse ya da bir başkasının isteklerini yerine getiriyorsak ona danışarak, onun istemlerini gözeterek yapmak en doğrusuydu. Benim için oda hazırlıyorlar ise benim nasıl bir oda istediğimi, zevklerimi bana sormaları gerekiyordu!
Tuna'nın odasından çıkıp, Ar-Ge müdürünün odasına girdiğimde bu odanın da bana pek hitap etmediğini gördüm. Oda cırtlak renklerle döşenmişti ve aşırı kabalıktı, çok göz yoruyordu. Perdeler, turuncuydu, halı açık mavi, koltuklar fıstık yeşili masanın üzeri dolu dolu, gerçekten benim istediğim bir tarzda oda değil. Memnuniyetsizce ve beğenmediğimi belli eden, buruşmuş bir yüz ifadesi ile odadan çıktım ve kapıyı kapatıp bir sonraki odaya, Pazarlama ve Satış müdürünün odasına girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHÂ
Fiksi Umum|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş b...