Bölüm 15 - Part 2
"Peki bu siz bu sözleşmeyi neden imzalamayı tercih ettiniz ve patronlarınızı nasıl ikna ettiniz?" diye sorunca, şaşkınlıktan açılan gözlerini bana çevirdi ve ne cevap vereceğini bilemez bir halde yüzüme baktı. Çokta zor bir soru sormamıştım aslında ama neden bu kadar şaşırdı merak etmiyor değilim.
"Efendim, şey ııı-" derken sözünü kestim ve gözlerine ifadesizce bakarak konuştum.
"Şey, ıı istediğim yanıt değil Yavuz Bey ben sizden mantıklı bir açıklama bekliyorum, neden bu sözleşmeyi onaylamayı seçtiniz? Sorduğum soru basit bir soru, bir müdür olarak eminim ki bu soruyu yanıtlayacak donanıma sahipsinizdir öyle değil mi? Yoksa ben yanlış mı düşünüyorum?" deyince adam kaşlarını çattı, sanırım tüm çalışanların içinde ona böyle söylememi hoş bulmadı. Eğer bir soruya bile cevap veremeyecek kapasitede biriyse zaten burada işi yoktu, tabii önce bir vereceği cevabı duymam gerekiyor.
"İyi bir firma olduğu için kabul ettik, zaten Furkan Bey ve Tuna Bey'de bize vekâlet bırakmıştı bu yüzden de uygun bulduğumuz sözleşmeleri imzaladık." deyince tek kaşımı kaldırdım ve ona baktım.
"Firma hakkında bilgi verin lütfen bana sahibi kimdir, nedir, necidir? Firma ne zamandan beri kurulu, faaliyetleri nedir? Firma ile çalışan başka firmalar varsa memnuniyet dereceleri nedir AR-Ge çalışması yapmışsınızdır eminim?" derken tek kaşım hâlâ kalkıktı ve gözlerimi bir saniye gözlerinden ayırmadım, bu kadar gereksiz şartı ve zararına olan sözleşmeyi imzalanmasındaki temel sebep nedir çok merak ediyorum.
"Ayhan Kaygı firmanın sahibi, 20 yıla yakındır bu piyasada, Teksur, Belgi, Fiyran gibi firmalarda tercih ediyor." derken adamın sesi kısık çıkıyordu, gözlerimi kıstım ve kızarmış olan yüzüne baktım. Kaygı soyadı bana tanıdık geliyordu ama nereden geldiğini çıkaramadım, masada oturanların da dikkatli bakışlarının hem benim, hem de Yavuz Bey'in üzerinde gidip geliyordu. Buna anlam veremezken, önümdeki personel dosyasının sayfalarını çevirmeye başladım. Bir sayfada durduğumda Kaygı soyadının nereden tanıdık geldiğini çözmüş oldum, Ayhan Kaygı; Yavuz Kaygı'nın akrabasıydı.
"Ayhan Bey sizin neyiniz oluyor?" diyerek yarım bir gülümseme ile ona bakarken, adamın suratının pancar gibi olmasına alayla güldüm. Masadakilerin nefesini tutmuş bir şekilde bizi izlediğinin farkındaydım ama bu umurumda değildi, liyakat her zaman ilkem olmuştur. Bir işi hakkını yapan insana vermeyi, tanıdığım insana vermeye tercih ederim.
"Aa şey ben-" derken avuç içimi ona doğru kaldırdım ve susmasını sağladım.
"Size tek bir cevabı olan soru sordum Yavuz Bey, uzatmanın manası yok!" diye hafif yükselen sesimle uyarınca adam sanki bir şey boğazını sıkıyormuş gibi elini boynundaki kravata götürdü.
"Kardeşim." deyince kafamı salladım ve masadakiler de gözümü gezdirdim, ardından da yeniden Yavuz Bey'e döndüm.
"Yavuz Bey kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?"
"15 yıldır" diye ilk defa bir kere de cevap gelince alayla kaşlarımı kaldırdım. 15 yıldır bu işi yapıyor ve bu işin içinde olmamama rağmen böyle saçma ve kasaya zarar verecek olan sözleşmeyi imzalamayacağımı gayet biliyorum.
"15 yıldır bu iştesiniz, oldukça tecrübeniz var ama bu sözleşmenin bu otele zarar vereceğini göremediniz öyle mi? Yoksa kardeşinizin firması olduğu için mi kabul ettiniz sonuçta kardeşiniz kazanırsa, sizde kazanacaksınız öyle değil mi? Win-win?" deyince adamın sinirlendiğine şahit oldum.
"Siz nasıl böyle konuşursunuz benimle?" diye bağırması ile hiçbir tepki vermedim, beni korkutmadı bile. Suçluyken güçlü olmaya çalışan insanlara oldukça sinir olduğum gerçeği vardı ve onları rezil etmeyi oldukça seven bir yapım vardı. Tıpkı şu an yapacağım gibi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHÂ
Narrativa generale|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş b...