Merhaba..
Hikayeye girişimiz Mine karakteri üzerinden olacak...Kendisi burada tamamen farklı bir hikayeye sahip..Ailemizle karşılaştığında hayatı ve kişiliği tamamen değişiyor.
Keyifli okumalar..
Hayır..gitmeyin.. Annee!
Uzun zamandır böyle bir rüya görmemişti. Gözlerini açtığında çevresini inceledi sanki ilk defa görüyormuşçasına. Burası az önceki dağın etekleri değildi. Etrafında rengarenk çiçekler papatyalar yoktu. Kısa bir algılama sorunu sonrasında odasında yatağında olduğunu fark etti. Saate gitti gözleri ..7.30 du. "Minee!" diyen sese kulak verdi. Yengesiydi bağıran , yine ne olmuştu acaba sabahın köründe ? Ayrıca evden çıkma zamanı da yaklaşıyordu. Her zaman ki gibi alarmı kapatmış uyumaya devam etmişti. Şimdi bunun cezasını çekecekti. Yatağından kalktı ve odadan çıktı.
-Efendim yenge?
- Bu saatte evdesin ve kahvaltı hazırlamamışsın. Bu saatte evde olmazsın ama kahvaltı masasını hazırlar giderdin. Ne oldu hayırdır?Evet öyle yapardı. Dün gece kendi içinde yaptığı muhasebeyi uzun tutmuştu. Bu ve benzeri sabahlara uyanmak istemiyordu artık. Üniversite son sınıftaydı. Yaşadığı her şeye rağmen bu evde kalmıştı. Gidecek ne bir yeri ne bir akrabası vardı. 12 yaşından beri anne ve babasının geçirdiği bir trafik kazası sonucunda vefat etmelerinin ardından amcası ,yengesi ve iki erkek kuzeniyle yaşıyordu. Başta acıyarak bakılan bu kıza zamanla yük olarak bakılmıştı.
Yaşı on beşe geldiğinde okuldan arta kalan zamanlarda yengesinin peşinde bazen temizlik görevlisi bazen getirini götürünü yapan bir hizmetli oluvermişti. Aslında bu evde neydi tam olarak bilmiyordu. Okuduğu kitaplarda izlediği filmlerde böyle bir hizmetli yoktu.Lise son sınıfa geldiğinde rehber öğretmeninin hangi mesleği seçtiniz ya da hayaliniz nedir gibi sorularına karşılık sıra kendisine gelene kadar düşünmüştü.. Evde çoğunluklu olarak mutfaktaydı. Yeni lezzetler denemeyi sevmeye başlamıştı son zamanlarda, üstelik iyi yapıyordu da. Kendisine sıra geldiğinde aşçı olmak istiyorum deyiverdi birden. Ailesi bu zamana kadar okumasına bir şey demişti. Bundan sonra da demezlerdi herhalde ..hem üniversite diplomalı hizmetlileri olacaktı fena mı? ...Kuzenleriyle aynı okula gidip gelmişti. Büyük kuzeni Mehmet kol kanat gererdi, abisi olsa bu kadar olurdu. Ahmet peki ya Ahmet ..o neden abisi gibi değildi.?
Mehmet onlardan iki yaş büyüktü. Onlar daha üniversiteye gitmeden Mehmet İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesini kazanmıştı. İki yıldır onlarla birlikte değildi. Mehmet gittikten sonra son iki seneleri kalan Mine ve Ahmet ona heveslenerek üniversite sınavına hazırlanmış iyi puanlar almışlardı ama ya Erzurum'da okursun ya da okumazsın diye bir şart gelince düştüğü psikolojik bunalım dolayısıyla iki yıl geç gitmişti üniversiteye. Okul onun bu evden kurtulma bileti idi. Ahmet'in ilk yüzünü bu sayede görmüştü.
Ahmet yerleştiği için Mehmet ona ödül olarak babasını ikna etmiş İzmir ve çevresinin çok güzel olduğunu tatil için gelmelerini istemişti. Annesi lüks yaşama merakı dolayısıyla hemen kabul etmişti böylelikle komşularına arkadaşlarına anlatacağı bir tatil hatırası olacaktı. Yengesi için güzel bir hatıra olacak bu tatil Mine için bir kabusun başlangıcı olmuştu. Dört yıl önce yaşadığı olay iki yıl öncekinin yanında hiçbir şeydi.. istemsizce gerildi..
Yengesinin siteminden sonra hızla kahvaltı masasını hazırlarken bunları düşünmüştü. Okulu da bitmek üzereydi artık başının çaresine bakması gerekiyordu. Burda kalamazdı. Güvenle huzurla uyuyabileği bir evi olması lazımdı artık. Diplomasını da alacaktı. Bir iş buldu mu tamam geriye bakmazdı artık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDHO - BÜYÜK AİLE
RomanceHızır: Az önce tuhaftık şimdi muhteşem olduk gördün mü Haşmet? Haşmet: Gördüm gördüm..çok şükür ..bin şükür.. 🌸 iyi okumalar.. Sürç-i lisan edersek affola..