Keyifli okumalar...
Bir haftadır olduğu gibi kapı çaldığında gelene dikkat kesilmişti yine Orhan. Babasının sesini duyunca omuzları çöktü. Son yarım saattir yaptığı gibi orta sehpanın üzerinde legolarla oynayan ikizleri izlemeye devam etti. İlk günler biraz çekinseler de alışmışlardı ona. Koltuğa yanına çıkan Yiğit'in iki gün önceki üzerine atlamasıyla canı baya yanmıştı. Yine yapacak korkusuyla yavaşça kalkıp tekli koltuğa geçti oturdu. Oturup kalkmak onun için işkenceydi ama o zaman canı o kadar çok yanmıştı ki bu hareket onun yanında hiçbir şeydi. Ağır ağır arkasına yaslandığında paltosu ve atkısından kurtulan babası salona gelmişti artık. " Oğlum nasılsın?"
Orhan: İyiyim baba hoş geldin.
Oğlu ve yeğeniyle birlikte bir haftadır Çakırbeylilerde kalan Tufan , Eymen'in başını okşayıp Yiğit'in tepesinde araba sürdüğü koltuğa oturdu. Onu kucağına alıp öptükten sonra serbest bıraktı. " Hani Melek kız nerdedur?"
Salona gelen Meryem ve Ömür cevaplamadan Orhan duvardaki saate bakıp cevapladı. "Uyuyor baba. Saat dörtte uyutuyorlar. Hanımefendi öğle uykusunu gecikmeli yapıyormuş."
Hanımlarla birlikte Tufan da güldü. " Ne oldu lan? Evi çözmüşsün valla."
Orhan: Öyle oldu. Yapacak bir şey olmayınca etrafımı izliyorum bende.
Ömür: Annem burda olduğunu biliyor mu senin? Yataktan çıkmışsın.
Orhan: Hayriye Sultan şuan ikindi namazından sonra yaptığı Kur'an okumasında yenge. Üç gün üst üste bu saatlerde buraya geldiğimde beni azarlayıp geri gönderirken fark ettim.
Tufan: Hayurdur uykudan bıkmışsın.
Orhan: Bıktım valla baba. Ayrıca çok zahmet verdik bugün gitsek mi artık eve?
Tufan: Ben dün götürecektim de Hayriye ana izin vermedi. "Anasi yoktur nasi bakacasun uşağa otur oturduğun yerde!" dedi.
Meryem: Sen yabancı değilsin. Zahmet falan yok canım.
Ömür: Hem fena mı oldu çabuk toparladın bak. Evde olsa hemen ayaklanacaksın yaraların iyileşmesi zorlanacak süreç uzayacak.
Orhan: Öyle de..
Meryem : Ne o kafanımı şişirdik yoksa?
Orhan: Yok estağfirullah abla valla öyle demek istemedim onu kastedmedim yani.
Kapı tekrar çaldı yine oraya dikkat kesildi. Hatice'nin sesini duyunca " Hadi inşallah bu sefer gelmiş olsun." dedi ama tek başına geldiğini görünce yüzü düştü yine.
Merve yine ve yine yoktu. Niye gelmiyordu bu kız. Normalde burdan çıkmazdı pek ama o geldiğinden beri bir kere bile gelmemişti. En son hastanede görmüştü. Telefonu eline geçince aramış cevap vermemiş, mesaj atmış geri dönmemişti. Ev halkının "Merve nerde?" sorularına verilen cevaplara dikkat kesilmiş. "İşi varmış, şuraya gitti, arkanızdan gelirim dedi." den başka bir şey duymamıştı.Meryem'in yine sormasıyla bakışlarını Hatice'ye çevirdi.
Meryem: Merve de gelsin bugün bak annem kuru dolma yaptı.
Hatice: Hasta biraz ben çıkarken yatağa girmişti. Teyzemi görüp gidicem bende. Orhan nasıl diye bakayım dedim hem.
Orhan: İyiyim abla sağol. Iııı...size de geçmiş olsun.
Hatice: Sağol canım. Dün gece soğukta bahçede oturursa olacağı buydu.Biz Emine ablalardan dönene kadar oturmuş dışarda. Kızım gel diye dil döktüm keyfim yok dedi inat etti gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDHO - BÜYÜK AİLE
RomanceHızır: Az önce tuhaftık şimdi muhteşem olduk gördün mü Haşmet? Haşmet: Gördüm gördüm..çok şükür ..bin şükür.. 🌸 iyi okumalar.. Sürç-i lisan edersek affola..