2. BÖLÜM /// KAÇIŞ

1.4K 48 6
                                    


Yorgun geçen günün ardından  eve kendini zor attı Mine. Gelir gelmez odasına geçip kısa bir kontrolden sonra içi rahat şekilde üzerini değişti. Hem acıkmıştı hem de akşama yemek yapması gerekiyordu. Mutfağa girdi akşama kadar biriken bulaşıkları makinaya yerleştirdi. Neler pişirebileceğine baktı. Hemen fırında bir şeyler atabilirdi. Sebzeleri tavukları ayarladı . Bu sırada kendisine ekmek arası bir şeyler hazırlamıştı. Bu sandiviç onu yemek vaktine kadar tutardı. Yemeği fırına attıktan sonra çorbaya geçti. Düdüklüğe hemen mercimeği hazırladı koydu. Kısa zamanda bu da pişerdi. Bu sırada mutfağa Ahmet'in girmesi ile gerildi.

Tedirgin biçimde bir yandan tezgahı toplayıp silerken bir yandan da Ahmet'in mutfak içindeki hareketlerini gizlice izliyordu. Ahmet annesi ve babası evde olduğu için bir şey yapmayacaktı. Keşke olmasalardı diye içinden geçirirken salondan gelen ses ile gözleri anında parladı.

" Biz çıkıyoruz. Yemeği dışarda yiyeceğiz." diye önce sesi sonra kendisi geldi Nergis'in. Elinde bezle bir anlık afallayarak yengesinin yüzüne baktı kaldı. O sırada amcası Refik geldi. "Mine kızım biz yengenle dışarda yiyeceğiz bugün." dedi.

Mine biz de gelelim falan diye bir şeyler söylemek istedi ama yengesinin terslemeleriyle karşılaşınca susup kaldı öylece. O ve amcası çıkar çıkmaz koşar adım odasına gitti ve kapıyı kilitleyip yatağına oturdu.  Arkasından pis bir şekilde sırıtarak bakan Ahmet açık olan ocakları kapattı ve mutfaktan çıktı. Kendi odasına girerken beklenen gün geldi işte edasıyla keyif içinde ayağıyla iteledi kapıyı. 

 Daha önce birkaç kez bu şekilde yalnız kalmışlar ama Ahmet amacına ulaşamadan ya o evden kaçmış ya da amcası gelmişti. Ahmet bu sefer daha da ileri gidebilirdi. Hemen kalkıp orta boylardaki sırt çantasını açıp içine birkaç parça eşya , ailesinden kalan birkaç fotoğraf, onu idare edebilecek kişisel eşyaları, sertifikaları, telefonu ve zor günleri için kenara ayırdığı parasını attı. Diploması geldi aklına onu nasıl alacaktı. Bir ara gizlice geri gelip okuldan alırım diye düşündü. Ceketini giyip beklemeye başladı. Bugünün geleceğini  o da biliyordu, her şeye hazırlamıştı kendini. Şimdi bu evden nasıl çıkacak onu düşünmesi lazımdı. O odada düşünürken Ahmet içerde yüksek ses müzik açıp acaba neler yapsam diye düşünüyordu. Müzik sesini duyunca gerginliği daha da artı. Belliki çığlıklarının cevapsız kalmasına dair hazırlık vardı içerde. Soğuk kanlı bir şekilde ayağa kalktı. Çantasını kapının yanına bir yere götürüp bırakması lazımdı. Bu odada kalamazdı eğer buraya gelirse buradan kendisinin ölüsü çıkardı ve katili ise yine kendisi olacaktı. Eğer o  kabuslarında olan şey başına gelirse dayanamaz kendini öldürürdü. Kalktı odadan çıktı. Ahmet fark etmeden antreye kapının yanına çantasını bıraktı. Biraz ağır olmuştu sanki ama eğer kaçabilirse yeni hayatını kurmasına yarayacak ya da kurana kadar onu idare edebilecek her şeyini koymuştu çantaya. Tam kapıyı açacaktı ki gelen sesle irkildi.

" Nereye böyle küçük hanım daha eğleneceğiz bak sana neler hazırladım."

Mine'nin kolundan tutarak kendi odasına sürüklemeye başladı. Elinde çırpınırken imdat diye bağırıyordu ama sesi bu evden dışarı çıkmaya yetmiyordu. Tam onu odaya sokacaktı ki kurtulup doğru kapıya koştu elini attı ki kapı kilitliydi. O an yıkıldı...Etrafa bakındı. Girişteki anahtarlarını koyduklarını kaseye baktı, bomboştu. Ahmet ise arkadan çalan şarkıyı söyleye söyleye yavaşça geliyordu. Karşına geldiğinde gözlerini Mine'ye dikerek konuştu.

" Bunu düşünemeyecek kadar aptal değilim biliyorsun dimi? Aslında sana böyle kötü yaklaşmayacaktım. Yaniii bu kadar kötü yaklaşmayacaktım diyelim.. Ama o banyo olayından sonra o kapıyı kilitlemeler, evde çok durmamalar, okuldaki etrafındaki o erkek arkadaşlarınla samimi olmaların senin için planlarımı değiştirdi. Onlara gül, kahkaha at , her fırsatta yanlarında ol ama Ahmet'e gelince somurt, uzak dur falan filan.." dedi iğrenç bir yüzle.

Mine onu korkuyla dinliyordu ama belli de etmiyordu. O da karartmıştı gözünü ne olacaksa olsundu. Etrafına dikkatli bir şekilde bakınırken antrede bulanan sehpanın üzerindeki vazo gözüne çarptı. Vazo ona daha yakın bir yerdeydi. Bir gözü Ahmet'te bir gözü vazoda fırsat kolluyordu. Birden harekete geçip vazoya yöneldi fakat o daha oraya varamadan Ahmet hızlıca onu tuttu yere yatırdı üstüne çıktı boğuşmaya başladılar. 

" Bırak beniii!!! Bırakkkk!!!!" diye çırpındı ama kurtulamadı.

"Dur ! Dur diyorum sanaa! ...Rahat dur be yeter!!" diye bir tokat attı Ahmet.

Nefes nefese kalmışlardı. Kollarını tuttu bastırıp, biraz olsun durmasını fırsat bilerek eğilip öpmeye çalıştı. Bu hareketiyle Mine daha da çırpındı. Sonunda Ahmet'in bacak arasına sert bir tekme attı. O iki büklüm yan tarafa yığılırken Mine hızla kalkıp vazoyu eline aldı. O kalkarken kafasına geçirdi. Aldığı darbeyle yığıldı Ahmet.

Hızlı olması lazımdı uyanmadan gitmesi gerekti ya da ölmüş müydü?  Hemen üzerini aradı ve anahtarları buldu kapıyı açtı çantasını sırtına aldı son kez arkasına baktı.  "Şerefsizz!! "dedi Mine ve tükürüp  gitti.

Sokak kapısından çıktığında birkaç saniye soluklandı saçını başını düzeltti ve caddeye doğru koşmaya başladı.

Geldiğinde kimsenin gelip geçmediğini gördü. Normalde gelen geçenin çok olduğu bu cadde şimdi bomboştu . Saatte geç değildi. Birkaç özel araç geçti. Taksi lazımdı ona ama aksilik geçmiyordu bir türlü. Bir iki taksi geldi durmadan geçtiler. Sabırsızlanıyordu artık Ahmet peşinden gelebilirdi. İlerden bir taksinin geldiğini gördü. Ne olursa olsun buna binmesi gerekiyordu. İyice yaklaşmasını bekledi. Yaklaşınca birden önüne atladı ve acı bir fren sesi duyuldu...
...

Bir sonraki bölüm olan ÇAKIRBEYLİ AİLESİ 'nde görüşmek üzere...

Yorumlarınızı bekliyorum..

EDHO - BÜYÜK AİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin