139. BÖLÜM // GEÇMİŞ OLSUN

935 52 23
                                    





Keyifli okumalar...🌸


Ağır ağır gelen ayakları hedefine gelince durdu. Dünden beri üç kere kata kadar gelmiş ama buraya gelemeden geri dönüp gitmişti. Üç gündür hem kızıyor hem de merak ediyordu. Yemekhane görevlisinin sürdüğü yemek arabasının sesi artık daha yakından gelmeye başlamıştı. Aklına gelenle kaşlarını çattı o tarafa döndü. Baştan aşağı inceledi kadını. Bir anormallik göremeyince bakışları değişti. Yanına gelince " Hızır Çakırbeyli'nin yakını siz misiniz?" dedi kadın.

Başını salladı. " Evet benim."

Kadın elindeki kağıda baktı. " Meryem Çakırbeyli?" deyip teyit isteyen gözlere aynı cevabı verdi. " Evet benim." Gergin, suratı asık cevabı kadının bakışlarını değiştirmişti ama umrunda değildi. Dikkatle küçük tepsiye koyduğu kahvaltılıklara baktı. Hepsi diğer iki odaya verdiğiyle aynıydı. Uzatılan tepsiyi aldı. Bir eliyle odanın kapısını açtı içeri girdi. İlerleyip yatağa baktığında boş görünce afalladı. Tepsiyi masaya bıraktı iki adımda dışarı çıktı sağa sola baktı. Yan odaya Haşmet'in yanına gideceği sırada odadan bir kapı sesi geldi. Geriye döndüğünde Hızır'ın banyodan çıktığını gördü. O banyo kapısını kapattığında kendi de içeri girdi oda kapısını kapattı. Bekledi gitmedi yanına. Bir kolu askıda diğer eliyle tutunarak ağır ağır gidişini izlerken gözleri dolup dudakları titredi.

Yatağın ayak ucuna gelen Hızır, tutunup birkaç saniye dinlendi. Ağrısı vardı ama hiç sesini çıkarmamıştı. Meryem'in duymaması için hafifçe inledi devam etti. Yavaşça yatağına oturdu. Kalkarken ölseydim daha iyiydi diye acıdan kıvranarak kalktığı yatağa, şimdi nasıl yatacaktı? Durdu birkaç saniye. Acaba yardım eder mi diye geçirdi ama yerinden kıpırdayıp yanına gelmediğini görünce ağır ağır, dişlerini sıkarak uzandı. Yine aynı şeyi söyledi ama bu sefer içinden. " Keşke ölseydim de bu acıyı çekmeseydim." Örtüyü de yavaşça tek eliyle üzerine çekti ve gözlerini yumdu.

Her hareketini izleyen Meryem, yanaklarından akan yaşları silip tepsiye ilerledi. Yavaşça yatağa doğru sürükledi masayı. " Uyumadan bir şeyler ye." dedi. Hızır gözlerini açtı ona baktı. Burnunu çekip kahvaltılıkları yemesi için hazırladığını gördü. " Zahmet etme yemicem." diyince göz göze geldiler.

Durdular öylece. " Dün akşam az yemişsin. Na-" derken " Zahmet etme Meryem yemicem." dedi Hızır.

Elindeki sıvı şeyi geri bıraktı o öyle diyince. Tekrar gözlerini kapattığını görünce o da arabayı geri çekti.
" Güzel. Elime kan bulaşmayacak en azında. Açlıktan ölmüş olursun." dedi fısıldayarak. Hızır duymuş ama gözlerini açmamış sadece kaşları hafifçe oynamıştı.
" Evet amacımda bu zaten." dedi.

Meryem bir şey demedi bekledi sadece. Kapıya doğru adımlayınca Hızır'ın sesiyle durdu.
" Bir daha gelme Meryem."

Geriye döndü sinirle bakmaya başladı. Burnundan sinirle soluduğunu duymuş olan Hızır yavaşça gözlerini açtı ona baktı. " Yüzüne bakmak zor ondan."

Meryem dikleşti. Geriye döndü koltuğa adımladı, oturup ona baktı. " İyi, gitmemek hoşuma gider."

Hızır bir şey demedi. Sıkkınca nefesini verdi biraz kıpırdandı gözlerini tekrar kapadı.

Uzun bir sessizliğin ardında yorgun bir sesle konuşmaya başladı. " Hiç aklıma gelmedi Meryem. Yanımda götürmek için düşündüm. Kimse olmayınca bari o iki laf eder dedim götürdüm. İki laf duymak için oğlumun kurşunlanmasına sebep olacağım aklıma hiç gelmedi."

Meryem: Kimsenin olmaması senin suçun.

Hızır tavana bakmaya devam etti. Gözleri kırmızıydı.

EDHO - BÜYÜK AİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin