|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş biçimi neden bu kadar hoşuma gidiyordu? Şu an neden içim sımsıcaktı? Neden mutlu hissediyordum? Kimdi bu adam? Kafamdaki sorular yüzünden yine onun sorusunu cevaplamadım. "Benim minik ninjam bana küstü mü yoksa? Neden benimle konuşmuyor?" dedi. Sesindeki gülümsemeyi ve sevgiyi hissedebiliyordum. Nasıl oluyordu bu? Bir insanın sevgisinin tam kalbinin ortasında nasıl hissedebiliyordu bir başkası? Çok tüyler ürpertici değil mi? O, konuştukça kalbimde ritimler artıyor ve sanki kendimi Juan Castillo şarkısındaki ritimlerden her biri gibi hissediyorum, konuşması durup beni sarması ise bana Lee Ru Ma'nın River Flows In You şarkısındaki rahatlatıcı beste gibi hissettiriyordu. Tüm bunları hissetmem sanki çok korkunç gibi geliyor ama bir yandan da o kadar mükemmel ki... Cümlelerle anlatılamayacak kadar büyülü ve derin bir duygu. Adını bilmediğim, yüzünü görmediğim sadece ses tonunu ve bedeninin sarılışını hissettiğim bu adamın bende; dünyanın en güzel manzarasını izlerken içimde oluşan huzuru hissettirmesi normal mi? Şu an; Seljalandsfoss Şelalesi'nin güneşin doğarken ve batarken ki manzarasını izlerken hissettiğim o muhteşem mutluluğu, hayranlığı, heyecanı, huzuru, kalp çarpıntısını hissetmem normal mi? Bu kolların o kadar etkili olması, bu adamın o kadar muhteşem biri olduğunu hissetmem... İçimdeki duygulara o kadar odaklanmıştım ki yeniden bana seslenen adamı duymamıştım bile. Şu an hayal ettiklerimi bilse acaba ne der? "Dide'm? Endişelenmeye başlıyorum, bir şey söyle!" "Seljalandsfoss Şelalesi'nde güneş batarken ya da doğarken farketmez, seninle öpüşmek istiyorum!"
189 parts