Bölüm 51

326 35 16
                                    

RHAEGAL

Gözlerimin gördüklerine inanamıyordum, tüm alan tek bir bitkide toplandı ve bir canavara dönüştü.
Devasa uzun pençeleri olan bir yaratık. Sadece sarmaşıklardan ve ağaçlardan oluşuyordu. Görünüşü Drake benzeriydi, sırtından aşağı akan bir şelale vardı.

"Bu bir Vadi alameti!!" Öğrencilerden biri bağırdı.
"Bir S+ seviyeli canavar. Kitaplarda görmüştüm, ama bu imkansız. A seviyeli bir zindan değil miydi?" Öğrenciler panik yapmaya başladı.

"Beatrix, Tessarion, herkesi burdan çıkarın ve sakın arkanıza bile bakmayın." Dedim. Vadi alametine döndüm, gülümsedim.
"Gel bakalım." Vadi alameti kükredi, tüm alanda yankılandı. Dev sarmaşıklar vücudundan çıkıp bana doğru gelmeye başladı.

Sarmaşıklardan kaçındım, rüzgarı kullanıp havada kendimi düzelttim. Vadi alameti devasa ağzını açtı ve sisler çıktı.
"Rhaegal, dikkat et sisler zehirli." Tessarion zihin mesajı yolladı.

Rüzgarı kullanıp geriye doğru kaçtım, öğrenciler alandan çıkmıştı. Beatrix, Laena ve Tessarion orda duruyordu. Hemen yanlarına gittim.
"Hemen burdan çıkın." Dedim.
"Hayır, sen olmadan gidemeyiz." Laena elimi tuttu.

"Laena, burası çok tehlikeli. Siz buradayken onunla savaşmam." Laena'nın endişeli bir şekilde bana baktı.
Nazikçe gülümsedim ve başını okşadım.
"Merak etme, ne olursa olsun senin için geleceğim."

"Hayır, burda seninle beraber savaşabilirim." Dedi.
Boynumdan, annem'in bana küçükken verdiği ejderhalar şekilli kolyeyi çıkardım.
"Bunu al, sana söz veriyorum. Bunu senden almak için geri döneceğim." Kolyeyi, Laena'ya verdim.

Vadi'nin alameti yerinden oynamıyordu. Etrafı sisler kaplamıştı ve sesler kesilmişti.
"Hadi gidin." Tessarion'un üzerine çıktılar.
"Rey, lütfen geri gel." Laena'ya gülümsedim ve elini tuttum.

"Geri geleceğim." Dedim. Yeniden yer sallanmaya başladı. Vadinin alameti şekil değiştirmeye başlıyordu.
"Olamaz." Gözlerim açıldı.
"Tessarion, burdan hemen gidin." Tessarion kafasını salladı ve havalanıp gitti.

Son gördüğüm, Laena'nın endişeli bakışlarıydı.
Vadi'nin alametine döndüm. Göz rengi maviye dönmüştü ve dört ayaklıyken, altı ayaklı olmuştu.
"Artık başbaşayız." Sağ elime kan alevlerini topladım.

Vadinin alameti kükredi, dev pençesini üzerime doğru gönderdi. Rüzgar adımlarını kullanıp geriye doğru kaçtım ama pençelerinden sarmaşıklar üzerime doğru gelmeye başladı. Kan alevlerini kullanıp, sarmaşıkları yaktım.

Durmadan gelmeye devam ediyorlardı, kılıcımı çektim ve kara kılıcıma kan alevleri ile sardım. Gelen sarmaşıkları kesmeye devam ettim. Rüzgarı kullanıp geriye doğru kaçmaya çalıştım ama tüm alan sarmaşıklarla kaplanmaya başlamıştı.

"Lanet..." sarmaşıklardan biri yanağımda bir çizik açtı.
Kan alevleri ile vücudumu sardım. Rüzgar adımlarını kullanıp, vadinin alametinin kafasına doğru gitmeye  çalıştım. Dev canavar adım attığım anda ayağımı yakaladı ve beni geriye doğru fırlattı. Rüzgarı kullanıp kendimi düzelttim.

"Ejderha alazı." Kan alevlerinden oluşan ejderhalar yoluna çıkan sarmaşıkları yok etti. Kılıcımı sıkıca kavradım ve alevlerimi takip ettim. Yoluma çıkan sarmaşıkları kestim.
"Siktir..." bir anda karşıma vadinin alametinin dev pençesi çıktı ve bana doğru vurdu.

Darbenin etkisiyle Kan kustum yere düşecekken, yıldırım sesleri geldi ve beni havada tuttu.
"Beatrix, burda ne işin var!!" Diye çıkıştım.
"Seni burda yalnız başına bırakamazdım." Dedi.

Ejder Soyu  (1. Kitap ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin