RHAEGAL
planımız gayet basitti, ilizyon büyüsü kullanan büyücüler, askerleri gizleyecekti ve doğrudan saldırıya geçicektik. Kayığa bindim ve adacıklara doğru gitmeye başladım.
"Sen kesinlikle çıldırmışsın, bu resmen bir intihar bunu biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum," kürekleri çekmeye devam ettim.
"Neden uçarak gitmedik ki? Seni orda bırakıp geri dönebilirdim."
"Böyle daha eğlenceli çünkü," diye alay ettim.
Adaya neredeyse varmıştım, kürekleri daha hızlı çekmeye başladım. Biraz sonra karaya vardım ve adaya çıktım. Derin bir nefes aldım ve cebimdeki beyaz bayrağı çıkarıp salladım.
Bazı korsanların dışarı çıktığını gördüm ve aradığım adam Dhaerar madenin girişinde bana bakıyordu. Beyaz bayrağı daha hızlı salladım. Dhaerar'ın yanındaki korsan dürbünle bana baktı ardından arkama baktı. Tessarion'un orda olup olmadığını kontrol ediyorlardı.
Ardından Dhaerar birini bana doğru gönderdi, bir dizimi büktüm ve kılıcımı gösterip kınından çıkardım. İki avucumun arasına kara kılıcımı kattım, korsanlar ortaya çıkmaya başladılar. Madenlerin üzerindeki okçular görünmeye başladılar, korsanlardan biri iyice yanıma yaklaştı. Arkasından gelen korsanları görebiliyordum.
"Biraz daha, biraz daha."
Korsan yanıma geldi ve kılıcımı alıp Dhaerar'a doğru gösterdi.
"Şimdi."
Manadan bir kılıç yarattım ve yanımdaki korsana sapladım ardından kara kılıcımı aldım ve üzerime doğru gelen korsanlara doğru saldırdım. Madenlerin üzerindeki okçular üzerime ok yağmuru yağdırdı. Dhaerar emir verdi ve tüm korsanlar üzerime doğru gelmeye başladılar. Rüzgardan bir bariyer oluşturdum ve oksaların bana çarpmasını engelledim.
Üzerime gelen korsanlar ile savaşmaya başladım, içlerinden birine kılıcımı sapladım ve kendime kalkan gibi kullanıp oklardan kaçınmaya başladım, önüme gelen korsanları kesip adanın ortasına doğru koşmaya başladım. Rüzgar adımlarını kullanıp önümedeki engellerden geçtim.
"Lanet olsun."
Oklardan biri yanımdan geçti diğeri ise ayağıma saplandı. Tökezledim ama yere düşmeden kendimi düzelttim. İlerleyemeye devam ettim, üzerime doğru gelen alev toplarından rüzgar adımlarını kullanarak kaçındım.
"Sanırım bu kadarı yeterli."
Korsanlar etrafımı sardı ama fazla yaklaşamıyorlardı.
Kara kılıcımı sıkıca tuttum."Gelin bakalım."
Vücudumu kan alevleri ile sardım, okçuların hepsi beni hedef almışlardı. Gözlerime hepsini dikkatlice izledim, öldürme niyetimi saldım. Bazı korsanlar kormaya başladı.
"Şimdi."
Tessarion soyutluktan çıktı ve yukarıdaki okçulara alevler yağdırdı, ardından Özgür şehirlerin ordusu saldırıya geçti. Korsanlar ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Dhaerar'ı aradım ama etrafta onu göremedim üzerime gelen korsanları kesmeye devam ettim. Gözlerimle iyice alanı taradım ama onu bulamadım.
"En sağdaki madene girdi," dedi Tessarion.
"Teşekkürler."
Rüzgar adımlarını kullanıp madene doğru gittim, Tessarion okçuları yakıp ardından korsanlara doğru alevler yağdırdı. Mağaranın içine girdim, karanlıktı tüm meşaleler yerlere düşmüştü, yavaşça ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasi(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...