RHAEGAL
Korsan yanıma geldi ve beni tutup kaldırdı.
"Cılız çocuğun sizin için değeri nedir?" Korsan sordu.
"Elli milyon!!" Seyircilerden biri bağırdı.
"Elli beş milyon!!" Diğerleri fiyatı arttırmaya devam ediyordu.
Korsan bana döndü ve gülümsedi, "sanırım birisi düşündüğümden daha fazla değerli olmaya başladı."
"Sadece küçük bir değer gözüm daha yükseklerde," dedim.
"Hahaahaha!!" Korsan büyük bir kahkaha patlattı.
Onu görmezden geldim ve kenara çekildim, bu kadar para hazineyi doldurmaya yetmezdi. Daha fazla paraya ihtiyacımız vardı, bunun için elimden gelenin en iyisini yapmalıydım.
Jorm bana baktı ve gülümsedi, "rüzgara karşı yatkınlığın olmasına rağmen çeşitliliğin çok az. Sanırım sadece rüzgar kullanmıyorsun..." Jorm mavi gözleri ile beni süzdü.
"Bu seni ilgilendirir mi? Sen sadece bizim karşılaşmamamız için hazırlan seni o arenaya gömeceğim."
Jorm çenesini kaşıdı ve mavi gözlerini kısıp bana daha dikkatli bakmaya başladı. "Neyin nesi olduğunu merak ediyorum, seninde dediğin gibi arenada kim olduğunu öğreneceğim."
Bir iç çektim ve yanından ayrıldım, bu herif neden kim olduğumla bu kadar ilgileniyordu anlamıyordum. Yaşıma göre güçlü olduğum için miydi yoksa benim kanımdan şüphelendiği için mi? Bunun öğrenmenin tek yolu onunla arenada karşılaşmaktı.
Korsan ellerini yeniden kaldırdı ve etrafı sessizleşirdi.
"Hızımızı kaybetmeden hemen devam edelim, daha fazla kan ve vahşet görmek istiyoruz öyle değil mi?"
İnsanlar bağırdı, "evet!!"
Korsan gülümsedi, "sıradaki karşılaşmamız Hans ve Orland arasında."
Köşeye geçtim ve yavaşça yere oturdum, Kaos Mührünün acısını tüm vücudumda hissetmeye başlamıştım. Düşündüğümden daha geç acı geldi ama yinede daha çok acı veriyordu, Lugia'nın tavsiyesine uyup durmadan kullanmaya başlamıştım.
Hans ve Orlands sahaya indi, ikiside birbirine sertçe bakıp öldürme niyetini gösterdiler.
Korsan onların bu tavrını görünce daha çok heyencanlanmaya başladı, "başlayın."
Hans dev kılıcını kaldırdı ve hızlıca Orland'a doğru savurmaya başladı, Orland sırtından küçük hançerler çıkartıp fırlatmaya başladı. Hans kılıcı ile hepsini savuşturmaya başarmıştı, Orland geriye doğru kaçıp hançer atmaya devam etti.
"Bir korkak gibi kaçmaya devam mı ediceksin?" Hans aşağılayıcı bir ses tonu ile söyledi.
Orland gülümsedi, "kimin kazanacağını görücez seni kas kafalı dev."
Hans Orland'ın sözleri karşısında öfkelenmişti, bu kadar çok öfkeleneceğini düşünmemiştim. Öfke kontrolü olmayan koca bir aptala benziyordu, umarım güzel bir savaş çıkarabilirdi.
Hans durmadan devasa kılıcını sallıyordu, Orland'ın bir şey planladığı belliydi sürekli olarak geriye doğru kaçıyordu. Hans eğer biraz daha zeki biri olsaydı, neler yapabileceğini düşünürdü ama sanırım bunu düşünecek kadar beyni yoktu.
"Elinden gelen sadece o dev kılıcı sallamak mı?" Orland alay etmeye başladı.
Hans o kadar sinirlenmişti ki kafasındaki damarlar bile görünüyordu, aniden dev kılıcı yıldırımlar ile kaplandı ve hızlıca saldırıya geçti. Orland şaşırdı ama hemen kendini toparladı ve geriye doğru kaçmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...