RHAEGAL
Sahaya gittim, Uravis sahada beni bekliyordu. Heyecanlıydı, ne zamandan beri bunu bekliyordu merak ediyordum.
"Seni böyle görmek güzel.""Evet, seninle savaşmayı çok uzun zamandır bekliyordum. Artık müdür Tairel bile aramıza giremeyecek." Gülümsedim ve kılıcımı çektim.
"Haklısın, artık aramıza kimse giremeyecek." İkimizinde aurası şekil almaya başladı. Tıpkı eski zamanlardaki gibi ejderha ve anka yeniden savaşıyordu.
"Güzel bir maç olsun." Dedim, ikimizde hızlıca birbirimize doğru saldırdık. Kılıçlarımız çarpıştı, auramız bile birbirleriyle savaşıyordu.
Uravis gerçekten güçlenmişti, kılıçlarımız o kadar çok sert çarpışıyordu ki. Etrafta kana dalgalanmaları yaşanıyordu. Uravis sonsuz alevlerini üzerime doğru gönderdi, kan alevlerini kullanıp sonsuz alevleri yuttum.
Rüzgar adımlarını kullanıp arkasına geçtim ve kılıcımı hızlıca gönderdim, Uravis zıpladı ve saldırımdan kaçtı.
Saf manayı kullanıp bir ip oluşturdum ve onu aşağı doğru çektim. Ayaklarına sonsuz alevler uyguladı, saf manadan okusan ip yok oldu.
"Gerçekten güçlenmişsin." Yükseğe sıçradım ve onunla havada kapıştık. Alevlerimiz birbirleriyle çarpışıyordu, ikimizde yere düştük. Rüzgar adımlarını kullanıp yeniden saldırdım, alevler o kadar şiddetliydi ki. Yerdeki toprak bile erimeye başlamıştı.
"Ejderha alazı." Kan alevinden oluşan ejderhalar Uravise doğru saldırdı, Uravis sonsuz alevlerden yılanlar oluşturdu ve iki saldırı birbirine değdiği zaman iptal oldular.
"Daha yeni başladık." Alevlerin arasından geçtim Uravis'e doğru sertçe saldırdım. Uravis saldırımı engellese bile geriye doğru uçtu.
Rüzgar adımlarını kullanıp saldırıya geçtim.
"Delici kasırga." Uravis Havanın üç katmanını delen saldırımdan kaçmayı başarmıştı ama duvar parçalarına ayırmıştı. Saf manayı kullandım ve Uravisi kendime doğru çektim, Uravis şaşırmıştı ama hemen benden kurtulmak için saf manayı manipüle etti."Sadece sen kullanmıyorsun." Uravis aniden arkamda belirmişti, saldırısını bloklamaya çalıştım ama beni fena halde yakalamıştı. Beni resmen duvarın dibine yapıştırdı.
"Bunu hiç beklemiyordum." Nefes nefese kaldım, yerden kalktım ve üstümdeki tozları temizledim.
"Kendine gel, düzgünce karar veremiyorsun." Altın ejderham zihnimden konuştu."Merak etme ne olursa olsun kazanacağım." Duvarın içinden çıktım, elimdeki kanlar dökülmeye başlamıştı.
"Bende bu kadar hasar oluşturduğuna inanamıyorum."
Kolumdaki akan kanları gösterdim. Uravis bana bakıp güldü."Daha yeni başlıyoruz şimdiden bu kadar yaralandın mı?" Alaycı bir ses tonu ile söyledi.
"Kesinlikle daha yeni başlıyoruz." Rüzgar adımlarını kullanıp ani bir saldırı gerçekleştirdim. Uravis ile birlikte birbirimize üstünlük kuramıyorduk. İkimizin saldırıları çoğunlukla tam tersiydi.
Sanki bir paranın iki yüzü gibiydik, ilk defa biriyle savaşırken bu kadar mutluydum. Vücudumda o kadar çok kesik oldu ki, tüm saha neredeyse kanlar içinde kalmıştı.
İkimizde nefes nefese kaldık.
"Sanırım kazanan belli." Dedi Uravis, gülümsedim."Evet, ben kazandım." Uravis ne dediğimi anlamamıştı ama başından beri bunu planlamıştım.
"Bu kadar oyalandığım yeter." Vücudumdaki yaralar iyileşmeye başladı. Kısıtladığım manamı serbest bıraktım. Uravis ne yaptığımı anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...