ORLİO
İzaya'nın soyundan gelen çocuk güçlü bir potansiyele sahipti, yıldızları mükemmel durumdaydı ve yedinci yıldızını yapmasına az kalmıştı. Normal bir şeydi sonuçta onun soyundan geliyordu.
Yanına yaklaştım, sözlerim karşısında yere yapıştı hareket edemiyordu. Aniden ayağı kalktı, başının yanlarından iki boynuz çıktı ve gözleri mor renkte parlıyordu.
"Bu aura...?"
Yüzümdeki ifade şaşkınlık mı? Öfke mi? Olduğunu anlam verememiştim, ama onun kim olduğunu iyi biliyordum.
"Lord Mutoh..."
Lord Mutoh bana öfkeli şekilde bakıyordu.
"Burda ne işin var Orlio?"
Sadece sözleri bile korkudan titrememe neden oluyordu.
"Ben gücümü kazanmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Asıl soru sizin burda ne işiniz var bu çocukla?"
"Herkes sizi bekliyor Lord Mutoh. Özellikle Lord Ag-"
"Bu kadarı yeter!!" Sertçe söyledi.
"Size neler oluyor Lord Mutoh."
"Yoksa? Bize ihanet mi ettiniz?" Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
İzaya'nın soyundan olanın yanında olmasının tek bir nedeni vardı, bize ihanet etmişti. Tek bir adım attı ve sadece aurası ile astlarımı öldürdü.
"Senin gibi alt tabaka biri beni mi sorguluyor?" Dedi.
Dişlerimi sıktım ve mühürlediğim tüm gücümü ortaya çıkardım. Eski güzel, genç vücudumu geri aldım.
"Üzgünüm ama ihanet'in ne demek olduğunu biliyorsunuz."
Etraftaki alanı genişlettim ve golemler yaratıp saldırttım. Lord Mutoh buna karşılık olarak gölge tekniğini kullandı ve gölge canavarlarını çağırdı.
"Sizin gibi saygın biri nasıl olurda bize ihanet eder."
Lord Mutoh beni görmezden geldi ve İzaya'nın alevleri ile etrafı yakmaya başladı. Geriye doğru kaçtım ama aniden önümde belirdi. Sert bir şekilde vurdu neler olduğunu anlayamadan vücudumun bir kısmı yok olmuştu. Hızlıca kendimi yeniledim.
"Hala bir canavarsınız Lord Mutoh." Vücudum iyileşmeyi başarmıştı. Ona doğru saldırdım ama saldırım bana doğru geri tepti.
"Bu nasıl..." Lord Mutoh gülümsüyordu.
Vücudum durmadan yara almaya başladı, olduğu yerden saldırılıyordu.
"Benim kim olduğumu unuttun galiba." Dedi Lord Mutoh.
"Sana saldırdığım anı geciktirip yaralanma anını öne alabilirim." Dedi.
"Tabi ya sizin eşsiz yeteneklerinizden biri olan Nedensel Dönüş."
Nedensel dönüş çok güçlü ve aynı zamanda bedeli olan bir saldırıydı. Ne kadar güçlü saldırırsan o kadar büyük bedel alırsın. Lord Mutoh'un bu saldırıları onun bir parmağını kısa süreliğine yok olmasıyla sonuçlanıyordu.
"Güçlü bir teknik olabilir ama yinede beni hafife almayın."
Hemen bir cep boyutu yaratıp ikimizi içine çektim.
"Sonsuz akışın içerisinde, sizin gibi biri bile rahatça hareket edemez."
Burası benim alanımdı, sonsuz akışa bir kere yakalanırsan kaçması çok zordur. Evrendeki bütün bilgiler bir anda beynine işlenir ve hareket edemezsin.
Lord Mutoh bir anda gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...