RHAEGAL
Dağdan dışarıya çıktım, malikaneye doğru uçarak gittim. Son kez evime baktım, evin içine doğru yürüdüm. Etrafta derin bir sessizlik ve kasvet vardı.
Daha önce hiç görmediğim bir şeydi bu."Rhaegal, buraya gel. Etrafta koşuşturma."
Annemin sesi zihnimde yankılandı, gözümde canlanan küçüklük anılarım. Tekrardan o zamanlara dönmek için neler vermezdim, odama doğru yürüdüm. Duvarlara dokundum, yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Rhaegal, sakın ağlama ablan yanında."
Göz yaşlarımı tutamadım, odama doğru giden yoldaki tüm portreler gitmişti. Sanırım Mutoh hepsini göndermişti, değerli olan tek bir eşya bile etrafta yoktu. Sadece mobilyalar vardı, odamın kapısını açtım.
"Tessarion, buraya gel. Orada ne yapıyorsun?"
Altın ejderham Küçükken pencereden aşağıya kendini atmaya çalışırdı. Yatağıma oturdum, aynadan kendime baktım. Tüm anılarım gözümde canlandı, yaşadığım her şey birer oyundan ibaretti. Her şey benim dünyaya gelmem içindi, bunu öğrendiğimden beri artık sağlıklı düşünemiyorum.
"Gitmeye hazır mısın?" Mutoh yanıma geldi.
"Hazırım," dedim.
Ayağı kalktım ve odamdan çıktım, kapısını kapattım. Buradan ayrılmak içimde bir acı oluşturuyordu, tüm hayatım burada geçti. Ailemi ilk tanıdığım ve ilk kez gözlerimi açtığım ev burasıydı.
"Burası benim için her şeyden daha değerli, buradan ayrılmak beni gerçekten üzüyor."
Mutoh bana döndü.
"Merak etme, geri döndüğünde senin olanı geri alıcaksın. Burada tek başına elinden bir şey gelmez, güçlenip geri döndüğünde artık ne yapacağın sana bağlı."
Mutoh'a döndüm, aklımda durmadan İzaya'nın söyledikleri aklıma geliyordu.
"Mutoh senin gerçek amacın ne? Neden benim yanımdasın ve bana yardım ediyorsun. Senin için ne anlam ifade ediyorum."
Mutoh gökyüzüne baktı.
"İki yüz yıldan beri senin ailenin yanındayım, hiçbiri beni tatmin edicek bir sonuç veremedi. Hepsi aptal ve dengesizdi, güçsüzdüler beni tatmin edemediler. Hiçbirine ulaşamıyordum, ta ki sen doğana kadar. Sen doğduğun andan itibaren aradaki o ince sınır kalktı."
Mutoh boğazını temizledi ve bana döndü.
"Gerçek amacım senin bedenini alıp, İzaya'yı yok etmekti."
"Ne?" Şaşkınlıkla sordum.
"Bunca zaman bana yardım etmenin sebebi benim bedenimi almak için miydi?"
Mutoh başını salladı.
"Bu benim için zordu, nasıl yapacağımı bulmam gerekiyordu. Sen Kaos Mührünü aldığında benim için bir umut oluşmuştu, Kaos Mühründe olan Tanrıyı öldürüp kendimi Kaos Mührüne enkarne edecektim. Böylece sen öldüğünde vücudun benim olucaktı."
Bir kahkaha attım.
"Neden bunu şimdi yapmıyorsun? Vücudumu alabilirsin artık bir ihtiyacım yok."
Mutoh bir iç çekti.
"Hayır, yapamam. Kaos Mührünün kime ait olduğunu bulamadım, içindeki her neyse düşündüğümden daha iyi bir şekilde gizlenmiş. Artık öyle bir amacım kalmadı şuanda tek amacım seni güçlendirmek, sonrada ilk sen intikamını alıcaksın. Sonra birlikte İzaya'yı yok edicez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...