SİLVESTİA
Ejderha çocuğun manasını çekip çıkardım, ama düşündüğümden daha uğursuz bir aura yayıyordu.
Aniden kollar paramparça oldu ve ejderha çocuk ortadan kayboldu."Ne?"
Etrafıma baktım ve ortada kimse yoktu, nerede olduğunu bulamadım. İçimde kötü bir his oluştu, ne yapacağımı bilemiyordum.
Aniden önümde belirdi ve boynumdan tutup beni yere yapıştırdı. Sadece boğazımı tutmasıyla, boğazım paramparça oldu. Ağzımdan kanlar fışkırdı, tek gözü kapalıydı ve bir gözü mordu.
Beni kaldırdı ve yeniden yere yapıştırdı, iyileşmemi engelliyordu.
"Sen nesin...?"
Sağ elimde bir kılıç oluşturdum ve karnına sapladım, kılıç onun derisini geçmedi onun yerine değdiği anda yok oldu.
"İmkansız," boğazımı bıraktı ve sağ bacağıyla göğsüme sertçe vurdu. Zemin kırıldı ve alt kata düştüm hemen kendimi toparlayıp geriye döndüm. Arkamda belirdi ve omurgama sertçe vurdu, her vuruşunda kendimi daha güçsüz hissediyordum.
Karşımda bir ejderha yoktu, bir insan değildi. Sanki... gerçek bir tanrı karşımdaydı... yeni bir ilizyon alanı oluşturup onu başka bir alana gönderdim.
"Bitti mi...?" Diye düşünürken, alanı kırıp yeniden karşıma çıktı.
"Nesin sen...?" Rüya cinlerini üzerine gönderdim, önüne gelen cinleri kesip yok ediyordu. Bunu sadece kolları ve bacakları ile yapıyordu.
Kendimi gizledim ve kılıç oluşturdum, omzundan başladım karnına kadar kestim.
"İşte bu," dedim ve kesildiği yerden canavarlar çıkıp üzerime doğru saldırdı, daha önce hiç görmediğim türde canavarlardı.
Hepsi birbirinden, güçlü canavarlardı. Şeytani alevleri kullanıp canavarları yok etmeye başladım, geriye doğru kaçtım ama aniden ejderha çocuk üzerimde belirdi ve suratıma doğru sertçe bastı.
"Seni piç kurusu!!"
Mor alevler ile etrafı yakmaya başladı, dokunduğu her yer silinmeye başladı. Alevlerden bir top oluşturup bana doğru fırlattı, o sırada beyaz saçlı boynuzlu biri önümde belirdi ve mor alevleri tuttu.
"Bu kadar eğlence yeter, Hükümdarım."
Ejderha çocuk, beyaz saçlı adama doğru saldırıya geçti ve tek bir hareketle ejderha çocuk dizlerinin üzerine düştü.
Beyaz saçlı herif bana döndü, mor gözleri dehşet saçıyordu.
"Succubus kraliçesi Silvestia burda gördüklerini birine bahsedersen, seni sağ bırakmam. Benden kaçamazsın kıtadaki en güçlü kişinin arkasına saklansan bile seni bulup yok ederim."
Yutkundum, sadece aurası bile kendimi kaybetmeme yetiyordu. "T-Tamam," hızlıca başımı salladım.
Beyaz saçlı adam ejderha çocuğu tuttu ve kaldırdı ardından mor bir portal oluşturdu.
"Bu ejderha çocuk gerçekte kim?" Diye sordum.
Beyaz saçlı adam omzunun üzerinden bana baktı ve gülümsedi.
"Önünde secde etmen gereken bir tanrı, yakında yeniden yükselecek ve tüm düşmanlarını yok edecek, yerinde olsam. Hemen Hükümdarımın önünde secde edip ondan hayatını bağışlaması için af dilerdim."
Ardından bana döndü, "ama bu senin için artık çok zor bir şey Hükümdarımın kadınına el sürdün. Seni affetmeyecektir," dedi.
Hemen kendimi düzelttim ve önünde eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...