RHAEGAL
"Bu boktan işten hemen kurtulmak istiyorum," diye çıkıştım.
Tekrardan boğaların olduğu kısıma doğru gittim, gözleri iyi görmüyordu bu benim avantajımdı. Koku alma duyularını bastırmayı başarmıştım. Beni görmüyorlardı.
Boğalar otlanmaya devam etti, sürünün lideri olarak tahmin ettiğim kişi yeniden burnunu kaldırdı.
Koklar, koklar.
Ama neyse ki beni fark etmedi. Yavaşça yaklaşmaya devam ettim. Adımlarımı en sessiz şekilde atmaya başladım, boğalar yavaşça otlanıp yürümeye devam ettiler.
"Bekleyin koca çocuklar, aranızdan birini öldüreceğim o kadar."
Boğalar başlarını kaldırdı, hep birlikte bana doğru bakmaya başladılar.
"Siktir... fark mı ettiler?" Diye düşündüm.
Yerimden oynamadım, tek bir yanlış hareket kötü bir şey ile sonuçlanabilirdi. Ardından boğalar yeniden otlanmaya devam etti, sanırım düşündüğümden daha aptal hayvanlardılar.
Yavaş adımlarla önümdeki boğaya yaklaştım, boğa otlanmaya devam etti. Elimde manadan bir kılıç oluşturdum. Boğanın tam kafasına doğru geçirdim.
Boğa acıyla bağırdı ve bana doğru saldırdı. Boynuzları parladı ve yeniden zamanı durdurup sertçe vurdu. Boğa'nın boynunda hala mana kılıcı saplıydı, acı içinde koşmaya başladı. Bedenim hala donuk haldeydi, yerimde durup seyretmekten başka çarem yoktu.
Boğa diğer sürü üyelerini harekete geçirdi ve beraber kaçmaya çalıştılar, ama benim vurduğum boğa fazla hareket edemiyordu. Bir kaç adım atıp tökezliyordu, onu yakamalak kolay olucaktı.
"Sonunda..." zaman durdurması kalktı ve ayağı kalktım. Serap adımlarını kullanıp hızlıca kaçan Boğaya doğru gittim, kaçmaya devam ediyordu.
Arka ayağından tuttum ve onu yere düşürdüm, ardından Kaos enerjisinden bir bıçak oluşturup gözüne geçirdim. Boğa acı içinde kaldı ve yavaşça ölüp gitti.
Kutsal enerjiyi vücuduma çekip kendimi düzeltmeye çalıştım, vücudum düzelmeye başladı.
"Sonunda bitti," Kaos enerjisinden Gölge Hazinesini rününü Dingin Boğa'nın karnına çizdim ve onu hazineme kattım. Omurgamda bir acı oluştu ve boğa artık hazineme yerleşmişti.
"Sonunda bu işte bitti..."
Babam yanıma geldi, alkış çalmaya başladı.
"Düşündüğümden daha iyi iş çıkardın, bu kadar çabuk halletmeni beklemiyordum açıkçası."
Babam burnunu kapattı ve bana bakıp yüzünü ekşitti.
"Burdan hemen gidiyorsun, seninle sonra konuşacağım."
Babam aniden beni bir yere gönderdi, sıcak suyun içine düştüm. Kaplıcaya gelmiş gibiydin. Suya girdiğim anda suyun rengi değişti ve üzerimdeki tüm pislikler temizlenip gitti.
"Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum," kıyafetlerim bile kendiliğinden çözünüp gitti.
Başımı çevirip omurgama doğru bakmaya çalıştım, rünler mor şekilde parıldıyordu.
"Bu canavarları kullanmak için sabırsızlanıyorum," dedim.
Daha önce hiç böyle bir yetenek görmemiştim, bunları kullanmak benim için heyecan verici olucaktı.
Kirlenmiş olan su aniden kabarcıklandı ve temizlendi. Bütün su yeniden güzel, berrak rengine döndü.
"Bu çok daha iyi," kendimi suyun içine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...