RHAEGAL
Sahilin kenarına geldim ve üstümü çıkarıp suya girdim.
"Bu su çok güzel," su ne sıcaktı ne soğuktu. Tam insanın isteyeceği bir kıvamdaydı.
Tessarion sahil kenarında koşan tavşanları yakalayıp mideye indiriyordu.
"Hey biraz banada bırakabilir misin?"
Tessarion ağzındaki tavşanla bana baktı.
"Kendi avını kendin yakalayabilirsin," ağzındaki tavşanı tek lokmada yuttu.
"Hem burada çok fazla tavşan var, istediğin gibi yiyebilirsin."
Tessarion haklıydı sahilde çok fazla tavşan vardı, onları yakalamak son derece kolaydı sanırım ilk defa insan görüyorlardı. Bizi merak edip yanımıza gelmiştiler, Tessarion ise onları afiyetle mideye indiriyordu.
"Bunlar çok lezzetli," Tessarion'un ağzından sular akıyordu.
Kendimi suyla yıkamaya devam ettim, su tuzlu olduğu için vücudumu daha rahat bir şekilde yıkamamı sağlıyordu.
"Sende girmeyecek misin burası bir harika," dedim.
"Hayır, şuan sadece midemi doyurmak istiyorum o kadar."
"Sen bilirsin," yüzmeye devam ettim.
Suyun rahatlığında kendimi çok iyi hissediyordum. Üzerimdeki koku yavaşça gidiyordu, sonunda bu pis kokudan kurtuluyordum.
"Rhaegal, o gelen ne?" Tessarion arkama doğru bakıyordu.
Arkama baktığımda, ilerde bir su dalgasına benzer bir şey vardı.
"Ejderha gözlerin görmüyor mu?" Dedim.
"Aslında onu görüyorum ama ne olduğunu anlayamadım," dedi.
"Bekle gözlerimizi birleştirelim."
Tessarion ile gözlerimi birleştirdim ve baktım, devasa bir balina benzeriydi, ama tam kafasının üstünde bir boynuzu vardı.
"Buda ne?"
Üzerimize doğru hızlıca hareket ediyordu, sudan dışarıya doğru çıkıp kılıcımı çıkardım. Tessarion tavşanları bırakıp yanıma geldi.
"Gölgeme gir, ben diyene kadarda çıkma."
Tessarion gölgeme girdi, balina benzeri canavar üzerime doğru gelmeye başladı.
"Gel bakalım," dedim ve öldürme niyetimi gösterdim.
Aniden durdu ve sular etrafına çekilmeye başladı, ardından suyun içinden uzun sekiz tane dokunaçları olan ahtapot benzeri bir yaratık çıktı ve birbirlerine saldırmaya başladılar. İkiside suyu manipüle edip birbirlerine saldırdılar, su mermileri havada uçuşuyordu.
"Neler oluyor?" Tessarion şaşkınlıkla onları izledi.
"Sanırım birbirine düşman iki ırk," dedim.
Birbirlerine sert bir şekilde saldırmaya başladılar, balina dişleri ile onun dokunaçlarını koparmaya çalışıyordu. Onlar savaşmaya devam ederken bende o sırada üstümü giydim.
"Bunlar hala devam ediyor mu?" Şaşkınlıkla baktım.
En sonunda bir tane daha ahtapot ortaya çıktı, ikisi birlikte balinaya saldırdı ve balina hızlıca ordan kaçıp adaya doğru gelmeye başladı.
Bir iç çektim, "biraz haksızlık değil mi?" Rüzgarı kullanıp hızlıca saldırıya geçtim.
Balina gözden kaybolmuştu ama ahtapotları görüyordum. Onların önüne geçtim ve kan alevleri gönderdim, ahtapotlar kaçmaya çalıştı ama rüzgarı kullanıp onları suyun dibinden çıkarmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...