RHAEGAL
Gözlerimi açtığımda babam bana bakıyordu. Yerde uzanmış bir şekilde duruyordum, bir iç çektim.
"Öldüm mü? Bayıldım mı?"
Babam gülümsedi, "bayıldın. Bedenindeki mana akışı bozuldu ve ikinci bir darbeye daha dayanamayıp kendini kaybettin."
Kendimi kaldırdım, "oda neydi öyle? Böyle bir şey olacağını hiç düşünmedim."
"Kaos geyiği'nin diğer ismi Mutlak geyik. Boynuzları rakibine göre değişiyor ve etraftaki enerjiyi Nötrleştiriyor. Bunun yüzünden senin mana kullanamaman normal bir durum."
"Bu çok saçma ve değişik bir güç bununla nasıl başa çıkacağım. Onu nasıl yeneceğim? Böyle güçlü bir düşman ile savaşmak düşündüğümden daha zorlu olucak."
Babam gözlerini kısıp bana baktı, "onu sadece fiziksel güçle durdurabilirsin. Bunu yapabilir misin?"
"Fiziksel güç mü? Annem bu yüzden mi bedenimin yetersiz olduğunu söyledi?"
Babam usulca başını salladı, "evet fiziksel gücün ve dayanıklılığın az olduğundan dolayı dahada güçlenmeni istedi."
Çenemi kaşıdım, "bunu deneyeceğim ve ayrıca kurtları nasıl kontrol edeceğim."
Babam gülümsedi, "aslında güzel kontrol ettin sadece üzerinde biraz daha çalışırsan bunu kolayca yapabilirsin."
"Tamam ama ilk önce hazinemi bitirmem gerekiyor öyle değil mi?"
"Evet, elbette."
Boynumu çatlattım ve ormana doğru gittim.
"Pekala baba geldiğimde sana bir geyik getireceğim. Akşam yemeği için hazır ol," diye alay ettim.
Babam kısa bir kahkaha attı, "seni bekliyor olacağım."
"Gitmeden önce söylemem gerekiyor, Mutlak Geyik bölgelerine sadıktır. Bölgelerinden kolay kolay ayrılmazlar, onu yine aynı yerde bulabilirsin."
Yürürken elimi salladım, "tavsiye için teşekkürler baba."
Geyiğin beni bu kadar uzağa fırlatacağını düşünmemiştim, bu canavarlar öldürmeye değil sanırım kendinden uzaklaştırmaya oynuyorlar.
"Sonunda buldum seni," ağaçların arasında otlanıyordu.
Beni görünce bana döndü ve dört gözüyle bana baktı.
"Gel bakalım," manamı kapattım, bedenim bir süreliğine işlevsiz kalacaktı. Eğer düzgün bir şekilde ve zamanında mana damarlarımı yeniden doldurmazsam öleceğim.
Boyunları yeniden şekillendi ve bana doğru saldırdı. Mana kullanmadan bu iş zorlu olucaktı ama başka çare yoktu. Geyiğin boynuzlarını tuttum, düşündüğümden daha güçlüydü. Beni geriye doğru itmeye devam etti, boynuzlarını sıkıca kavramaya çalıştım ama çok fazla baskı uyguluyordu. Altı bacağı vardı ve hepsi kaslıydı, ona verdiği avantaj çok fazlaydı.
"Çok güçlü..."
Beni geriye doğru itmeye devam etti, en sonunda boynuzlarını kaldırıp beni fırlattı.
Bedenimdeki mana kanallarını yeniden açtım, rüzgarı kullanıp havaya yükseldim. Mutlak geyiğin boynuzları yeniden değişti, ucundaki manayı görebiliyordum.
"Siktir, bana uçabildiğini söyleme."
Neyse ki umduğum olmadı ve geriye dönüp gitti. Bölgesini terk edemeyeceği için beni takip etmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...