RHAEGAL
Mutoh ile konuşmamızın ardından bireysel savaşları izlemek için annemin yanına doğru yürüdüm.
"Sanırım gerçekten neler olduğunu anlamıyorum."
Öğrendiğim kadarıyla Mutoh başından beri beni takip ediyor.
"Onun sapık biri olduğunu düşünmezdim." Altın ejderham alaycı bir şekilde söyledi.
"Bu işler düşündüğümden daha karmaşık hale geldi."
En azından mana hakkında bazı bilgiler öğrenmiştim, şuana kadar öğrendiklerimin hepsinin yalnıştı.
"Eğitim tarzımı değiştirmem gerekiyor." Saf mana ve büyülü enerjiyi birlikte kullanma konusunda ustalaşmam gerekiyor, böylece rakiplerimi daha kolay yenebilirdim.
"Hala anlamadığım çok fazla şey var." Bir iç çektim, sahaya geldiğimde insanlar hepsi heyecanlanmıştı, annem bana el salladı. Rüzgarı kullanıp yanına doğru uçtum, annem daha inmemi beklemeden sarılmaya çalıştı.
"Anne bekle." Beni havada yakaladı ve sert bir şekilde sarıldı.
"İnsanlar bize bakıyor..." herkes şaşkın bir şekilde bakıp, gülüyordu.
"Yoksa annenin sana sarılmasından utandın mı?" Annem beni bıraktı ve acındırma taklidi yaptı
"Hayır, öyle değil." Annem gülümsedi ve yeniden bana sarıldı.
En sonunda pes ettim ve istediğini yapmasına izin verdim, Beatrix bize bakıp güldü.
"Merhaba." Beatrix'e selam verdim.
Beatrix'in yüzü kızardı ve başka yöne döndü.
"M-merhaba..." şaşkınlıkla baktım.
"Bir şey mi oldu?" Kendi kendime düşündüm, sonuçta böyle davranması için bir şey yapmamıştım.
Annemin yanına oturdum, maçlar neredeyse başlayacaktı.
"İlk karşılaşma kimin?"
"Jaime Welton'a karşı Emma Nierman." Beatrix söyledi. Emma'nın güçlü olduğunu söyleyebilirdim ama Jaime ilk defa görüyordum.
"İlginç bir karşılaşma olucak." Maçın başlamak üzereydi, prenses Emma ve Jaime nasıl biraz sergileyeceğini merak ediyorum.
İkiside sahaya çıktı, kendinden emin görünüyordular özellikle Jaime denen öğrenci.
Birbirlerine selam verdiler ve yerlerine geçtiler.
"Başlayın." Emma asasını çıkardı ve buzdan sarkıtlar yolladı, Jaime alevleri kullanıp sarkıtları engelledi.
Jaime aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyordu ama bunu yapamıyordu, Emma büyü konusunda baya yetenekliydi.
Buzlardan kendine bir kalkan oluşturup aralarındaki mesafeyi korumalarını sağlıyordu, kesinlikle doğru bir hareketti. Jaime büyülü kılıç ustasıydı ama Emma öyle değildi. O sadece büyücüydü, yapması gereken sadece kendinden uzak tutmak.
"Göster bana gücünü Emma sadece buz kullanmadığını biliyorum." Emma sanki sesimi duymuştu, bir mana çemberi oluşturdu ve yer çekimi ile Jaime'yi yere sabitlemeye başladı ama henüz yeterince tam kontrol edemiyordu.
Jaime zorda olsa kaçmayı başarmıştı, ardından alevlerden oluşan kurtları Emmaya doğru gönderdi.
"Bunlar beni durduramaz," dedi Emma ve ardından Buzlarla alevleri durdurmaya çalıştı birbirine zıt iki element çarpıştı ve buharlar yükseldi.
"Biliyorum Prenses." Buharların arkasında Jaime ortaya çıktı, bunu fırsata çevirip arkasına geçmişti. Zekice bir hareketti ama Emmayı fazla hafife alıyordu.
Emma hemen onu fark etti ve ayağının altındaki toprağı kullanarak kendine bir duvar oluşturdu, Jaime'nin kılıcı duvarı kırdı ama Emma çoktan geriye doğru kaçmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...
