RHAEGAL
gözlerim yavaşça açılmaya başladı, etrafıma baktığımda malikanenin önündeydik ve kan şövalyeleri beni kollarımdan tutup beni malikanenin içine doğru sürüklüyordu.
"Çekin o lanet ellerinizi üzerimden."
Kan şövalyeleri beni dinlemedi ve içeriye doğru götürdüler.
"Rhaegal!!" Annem endişeli bir şekilde yanıma koştu.
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz, çabuk onu bırakın."
"Üzgünüm Leydim ama Patrikten kesin emir var. Onu yanıma getirin diye," dedi şövalyelerden biri.
Annem ellerini sıktı ama elinden bir şey gelmiyordu.
Helenada bana doğru koşmaya başladı. Onu uzun zamandır görmemiştim, endişeli bir şekilde bana bakıyordu."Rhaegal, kendine gelemedin mi hala?" Tessarion zihin mesajı yolladı.
"Hayır, peki senden ne haber. Gölgemden neden çıkamıyorsun."
"Kral izin vermiyor."
Babamın öfkeli aurasını hissedebiliyordum, kan şövalyeleri beni yerden sürükleyip çalışma odasına götürdü. Annem arkamdan sadece bakıyordu.
Çalışma odasına gittik ve beni yere atıp gittiler.
Babam pencereden dışarıya bakıyordu. Yerden kalkmaya çalıştım ama aurası buna izin vermiyordu."Seni o kızla başbaşa bırakmamam gerektiğini biliyordum," dedi.
Babamın sözleri karşısında gülmekten kendimi alı koyamadım.
"Komik bir durum mu var?"
Aniden yanımda belirdi ve hemen boğazımın yanına kılıcını dayadı.
"Evet, sadece bütün gece beni mi izledin diye düşündüm."
Alaycı sözlerim karşısında babam iyice öfkelendi.
"İyice sınırı aştın, kendini daha ne kadar dibe düşüreceksin."
"Üzgünüm ama ben buyum, kabul et ya da etme bunu değiştiremeyeceksin."
Babam ellerini iyice sıktı Kılıcı boğazımda ufak bir kesik açtı.
"Kendini düşünmediğini biliyorum ama benim onurumuda düşünmedin mi? Nişanlı olduğunu bilmiyor musun? Elf kraliyet ailesine karşı nasıl utanç verici bir duruma düşürdüğünü biliyor musun?
Neden sadece bir kerelik düşünüyorsun, neden ilerisini düşünmeden hareket ediyorsun.""İsteğim ve benim haberim olmadan yapılan bir nişan, ayrıca ben hep ilerisini düşünerek yaptım. Onların benim hakkımda ne düşündüğü umrumda değil, senin onuruna gelince bunu yapmadan önce bana sormalıydın. " diye sertçe çıkıştım.
"Her şeyi senin için yaptım, Prenses ile mutlu olacağını düşündüm için yaptım."
"Üzgünüm ama benim hayatım hakkında tek başına bencil bir karar aldın, Laena'yı hiçbir zaman istemedim. Bunu sana açıkça bir şekilde söyledim ama sen yinede beni görmezden geldin."
"Bir söz verdim ve onu bozamam, Laena senin için iyi bir eş adayı. Damarlarında asil kan akıyor," dedi babam.
"Sen bir ejderhasın, senin sözün kanundur. Elf kralı bile buna karşı çıkamaz ve benim için asil olup olmaması umrumda bile değil, ben kimi istersem onunla birlikte olurum."
"Tutmamız gereken sözler var, bunlar senin düşündüğün kadar kolay bozulamayacak türden sözler. "
Babamı anlıyordum ama o beni anlamıyordu. O sadece ailesini güçlendirmekle ilgili şeyler hakkında düşünüyordu onun dışında diğer şeyler onu ilgilendirmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...