RHAEGAL
"Rhaegal uyan artık, sabah oldu." Gözlerimi yavaşça açtım, ilk gördüğüm altın ejderhamın bana bakan kül rengi gözleriydi.
"Kaç saattir uyuyorum." Kendimi yerden kaldırdım ve geçit'e baktım, hala açılmamıştı.
"Dokuz saattir." Altın ejderhama şaşkınlıkla baktım."O kadar uyudum mu?" Normal şartlar altında böyle bir ortamda en fazla iki saat uyuyabilirim.
"Neden beni kaldırmadın, çok fazla uyudum."
"Bunu hak ettin o yüzden uyandırmadım." Gökyüzüne baktım ama Riyoda ve Uravis görünmüyordu.
"Bu lanet yerden hemen kurtulmak istiyorum ve mümkünse bir daha gelmek istemiyorum." Altın ejderham yeniden uykuya daldı.
"Beni dinlemiyor musun?" Altın ejderham yüzüme küçük bir alev üfledi, sol elim ile engellemeye çalıştım ama sol elimin olmadığını unutmuştum.
Alev saçımı biraz yakmıştı, Tessarion bana bakıp gülmeye başladı.
"Demek bunu komik buldun." Altın ejderhamın üzerine atladım."Tek kollu olsam bile hala senden güçlüyüm." Dedim.
Tek kolumla boynuna tutunmaya çalıştım ama boynu eskisi gibi değildi, daha kalın olduğu için tutunması çok zordu."Beni eskisi gibi küçük mü görüyorsun?" Tessarion kuyruğu ile bana vurdu. Vurmanın etkisiyle yere yapıştım.
"Gereğinden fazla hızlı büyüyorsun." Tessarion kuyruğunu üzerime bıraktı."Bu beni durdurabilir mi sanıyorsun?" Altın ejderhamın kuyruğunu kavradım ve kaldırmaya çalıştım.
"Lanet olsun çok güçlüsün." İkimizde birbirimize bakıp güldük."Eğleniyor gibisiniz." Sesin geldiği yöne baktım.
"Demek ilk gelen sensin Emma." Emma'nın yüzü ve üstü çamurlar ile kaplıydı ve kollarında yaralar vardı.
"Evet, çok yoruldum." Prenses Emma hemen kendini yere attı ve bir iç çekti.
"Sonunda bitiyor, eve gidip uzun bir süre boyunca ortalıkla görünmek istemiyorum." Dedim.
"Bunu sormak istemiyorum ama koluna ne oldu?" Prenses Emma koluma şaşkınlıkla baktı, sol koluma baktım ve güldüm.
"Savaşırken oldu, burdan çıktığımda ilk işim hemen kolumu iyileştirmek olucak." Prenses Emma hala şaşkınlıkla bakıyordu,
"Hiç acımıyor mu?"
"Bir süreden sonra alışıyorsun." Prenses Emma tuhaf tuhaf bakmaya başladı, böyle bakması normaldi sonuçta kim olsa aynı yüz ifadesini takınırdı.
"Diğer öğrencilerde geliyorlar." Düşündüğümden daha az öğrenci kalmıştı, üç kişi daha ortaya çıktı.
"Evet, artık gidebiliriz." Tessarion gölgeme girdi.Uravis gökyüzünde göründü, Anka kuşu ile hızlıca yanımıza indi. Yanımıza gelmek istedi ama tereddüt etti, onun yerine uzaktan elini salladı.
"Bu çocuğun ne istediğini anlayamıyorum." Bende elimi kaldırıp salladım. Tessarion zihnimden güldü.
İlerde Riyoda görünmüştü, onu en son gördüğüm halinden eser yoktu.
"Buna ne oldu böyle." Diye düşündüm, bizi gördü ama hiç konuşmadı ve köşede oturdu geçidin açılmasını bekliyordu.Yanına gittim ve ona baktım. Yüzünü kaldırıp bana bile bakmadı.
"Riyoda sen iyi misin?" Tepki vermedi, sadece sessiz kaldı."Hey dostum, bana bakar mısın?" Riyoda bir iç çekti ve kafasını kaldırdı.
"Bir sorun mu var?" Sert bir şekilde sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...