BEATRİX
Rhaegal önümde duruyordu, hala uyanmamıştı.
Sürünüp yanına gitmeye başladım.
"Rey..." kafasını gömülü olduğu yerden çıkardım.
Vücudunda bir iz bile yoktu, sadece kirlenmişti.Vücudunu düzelttim, nefesini ve kalp atışlarını kontrol ettim.
"Durumu iyi." İçim rahatlamıştı, yüzünü okşadım.
"Uyurken bile çok tatlısın." Rhaegal'i düşünmek bile kalbimin hızlı atmasına neden oluyordu.Az önce gördüğüm yüz ifadesi.
"Gerçekten bir insan böyle olabilir miydi?" Diye düşündüm. Mana yavaş yavaş çekirdeklerine çekiliyordu. Yıldızları parlamaya başladı.
"Vay canına..." gördüklerim karşısında hayranlıkla baktım, yıldızları mavi ve beyaz parlıyordu."Demek, müdür Tairel'in dediği saf manadan yaptığı yıldızlar." Müdür Tairel bunun imkansız olduğunu söylemişti ve Rhaegal'e türünün tek örneği olduğunu söylemişti.
Rhaegal'in vücuduna mana girdiği zaman, vücudu tamamen kendine gelmişti. Nefes alışları düzelmişti, kalbi artık yavaş yavaş düzene girmişti.
Saçlarını düzelttim. Yüzüm kızardı, kalbim hızlı atmaya başlamıştı."Acaba..." onun anlından öpmek için eğildim.
Rhaegal kafasını çevirdi. Utandım ve geri çekildim.
"Bunu yapamam...." Yüzümü kapattım ve utancımdan yerin dibine girmek istedim. İlk defa bir erkek ile bu kadar yakınlaşmıştım, kendimi insanlardan uzak tutum ve onlarla fazla konuşmaktan kaçındım.Rhaegal'e baktım. Benim kurduğum bütün engelleri yıktı ve benim yanıma ulaştı. İlk defa birinin yanında kendimi bu kadar rahat ve huzurlu hissediyordum.
Rhaegal öksürmeye başladı, hemen yanına yanaştım ve başını kaldırdım. Rhaegal gözlerini açmaya başladı.
"Vay canına, öldüm ve yanıma bir melek gönderdiler."
Dedi, yüzümde bir gülümseme oluştu."Böyle konuştuğuna göre iyisin." Rhaegal gülümsedi.
"Böyle bir güzellik yanımda olduktan sonra nasıl iyi olmayayım ki," diye alay etti. Gülmeye başladım, oda bana bakıp güldü.RHAEGAL
Gözlerimi ilk açtığımda, Beatrix'in endişeli suratını gördüm. İyi olduğumu söylediğimde, yüzünde bir rahatlama oluşmuştu. Ayağa kalktım.
"Rhaegal, sen iyi misin?" Tessarion zihin mesajı yolladı."Ben iyiyim, orda durumlar nasıl." Diye karışlık verdim.
"Her şey yolunda, Laena endişeli bir halde." Dedi.
"Ona iyi olduğumu söyle, yakında yanına geleceğim."
Altın ejderham güldü."Yardıma gelmemi ister misin?"
"Hayır, biz iyiyiz. Kendime gelirim şimdi ve rüzgarla yukarı çıkabiliriz. Sen oradakilerini sağ salim akademiye götür." Dedim."Tamam." Dedim, Beatrix'e döndüm.
"Hareket edebilir misin?" Beatrix'in ayağı burkulmuştu, hareket etmesi çok zordu."Hayır, biraz dinlenmeliyim. Yıldızlarıma mana çekmeliyim." Beatrix'in yanına gittim, ayağını tuttum.
"Ne yapıyorsun," Beatrix utandı.
"Bekle biraz." Ayağının burkulduğu yere dokundum.Beatrix'in ayağı titredi ve kısa bir ses çıkardı.
"Kötü görünüyor." Dedim, boyut rünümden kremi çıkardım.
"Her zaman ayağından yaralanmak zorunda mısın?" Diye alay ettim."Bu komik değil." Beatrix somurttu. Ona bakıp güldüm.
"Biliyorum, sadece şaka yaptım." Kremi ayağına sürdüm ve etkisini göstermeye başlamıştı.
"Biraz dinlen, sonra burdan çıkarız." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...