RHAEGAL
Miranda ve Ophir'i gönderdikten sonra şatoya amcamın yanına doğru gittim.
"Benim gelmemi istemediğine emin misin?" Tessarion zihin mesajı yolladı.
"Hayır, gerek yok. Sen onların başında kalıp kaytaranı yemelisin."
Tessarion bir iç çekti, "bunlar gerçekten çok aptal eski kralın iyi olması gerekmiyor muydu? Bunlar nasıl olurda böyle tembel olabilirler."
"Bilmiyorum, cevaplanması gereken çok fazla soru var."
Andre Volfir aniden önüme çıktı.
"Prens Rhaegal, nişanlınızı gönderdiniz mi?"
"Evet, gönderdim."
"Onu almaya gelen kişi, her ne kadar başkentte olsak bile o herif'in Yarı Tanrı aleminde olduğunu söyleyebilirim."
"Haklısınız tam düşündüğünüz gibi o Yarı Tanrı aleminde ve oldukça güçlüdür."
Andre Volfir gözlerini kısıp bana baktı, ardından bir iç çekti. "Onların nerden geldiğini sorabilir miyim? Daha önce kıtada öyle soylular gördüğümü hatırlamıyorum."
Yürümeye başladım, Andre Volfir arkamdan baktı.
"Zamanı geldiğinde öğreneceksin, yapman gereken şimdilik güçlenmek."
Andre Volfir arkamdan öfkeli bir şekilde baktı, onun böyle şeyler için şimdilik endişelenmesi gerekmiyordu. Gelecekte oluşacak sorunlar her şeyden daha önemiydi, Dış Tanrıları durdurmamız gerekiyordu.
"Şimdiden baş büyücü ile kavga mı ediyorsun?" Tessarion zihin mesajı yolladı.
"Evet, evet biliyorum. İşimize yarayan biri olabilir, ilerde çıkacak savaşta güzel bir rol alabilir."
Amcanın yanına gittim, yapmam gereken bu maçı hemen kazanıp parayı almaktı. Plan basit ve kolaydı, tek yapmam gereken kendimi gizleyip turnuvayı kazanmak.
"Sonunda geldin, artık gidelim mi?" Corlis amcam siyah gözlerine baktım. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim o yüzden biraz şaşırdım.
"Siyah gözler yakışmış," dedim.
"Teşekkürler," amcam gülümsedi.
"Artık gidelim, nasıl olacağını merak ediyorum."
Amcam ile birlikte şatodan çıktık, bizi göndermek için kimse gelmedi. Buna gerek yoktu ama yinede onları görmek isterdim, hemen şatonun elli metre ilerisindeki çalışma alanına baktım.
"Buda ne?" Dedim.
"Baban bu sabah başlattı, ne olduğunu söylemedi ama güzel bir şey olduğu kesin."
Bir süre bakmaya devam ettim ardından ışınlama kapısına doğru giden amcamın yanına doğru hızlıca koştum.
"Bu kadar geride kalma," dedi amcam.
Birlikte ışınlama kapının önüne gittik, askerler beni görünce eğildiler amcam kendini gizlediği için tanımadılar.
"Nereye gideceksiniz prensim?"
"Korsan adalarına,"dedim.
Asker şaşırdı ama bir şey demedi hemen ışınlama kapısını ayarlamak için gitti.
"Hadi gidelim, hemen şu işi bitirip gelelim."
Işınlama kapısı açıldı, askerler yeniden önümde eğildiler ve kapıdan geçtik. Kapıdan geçtiğimiz sırada gözlerimin rengini yeşile çevirip, ejderha manamı gizledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder Soyu (1. Kitap )
Fantasy(2. Kitap yayında ) Sıradan bir paralı asker olan Edward öldükten sonra edeya kıtasının soylu ailelerinden biri olan Dragonblood ailesinin en küçük çocuğu olarak doğar. Edward yeni yaşamındaki maceraları ve en küçük oğul olmanın getirdiği zorluklar...