Bölüm 194 | Kaos Diyarı ~ 4

193 20 0
                                    

RHAEGAL

"Bitti mi?" Diye düşündüm.

Babamın alkışlama seslerini duydum, tahtından inip yavaşça yanıma geldi.

"Bu inanılmaz derecede muhteşem bir gösteriydi, böyle bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim."

Babamın tatmin olması beni mutlu etmişti, "aslında bende böyle bir şey yapacağımı düşünmemiştim ama son anda aklıma bir fikir geldi nede olsa onlar hala bir tavşandı."

Babam gülümsedi, "böyle devam edersen yakında gölge hazineni doldurabilirsin."

"Peki bunları nasıl kullanacağım."

Babam ellerindeki serçe parmağını ve işaret parmağını kaldırdı ve diğerlerini eğdi. Sonra ikisini üstü üste kattı.

"Kaos Tavşanı," ortaya bir kaç Kaos tavşanı çıktı.

"Bu gördüğün el mühürlerini yaparak gölge canavarlarını çağırabilirsin, her canavar için farklı bir mühür var. Artık omurganda tavşan benzeri bir rün oluştu, her rün aldığında omurgandan yukarıya doğru rünler yerleşecektir."

Lugia'da benzer bir şekil yapıp üzerime doğru Kaos geyiği yollamıştı.

"Peki sıradaki hangi canavar, bir Kaos geyiği mi?" Dedim.

Babam gülümsedi, "evlat o canavar senin için şuanlık çok fazla."

"Neden çok mu güçlü?"

"Bunu göreceksin," dedi.

Babamı takip ettim ve dağlara doğru geldik, burada hangi canavarla savaşacağımı anlamadım ama onu takip edip neden burada olduğumu ve hangi canavarı alacağımı bilmek istiyordum.

"Bu sefer ki savaşacağın tavşanlar gibi kolay lokma olmayacaktır ve ona karşı savaşırken dikkatli olsan iyi olur, istediğin kadar yakalayabilirsin eğer yakalayabilirsen tabi," dedi babam.

"Neden böyle dedin?" Şaşkınlıkla sordum.

"Birazdan anlarsın," dedi ve yükseğe doğru çıktı.

aaaauuuuuu!!

Dağın yamacında bir kurt sesi geldi, dikkatlice ona baktım. Bir kayanın üzerinde duruyordu, mor rengindeydi ve başında iki tane küçük boynuz vardı. Gözleri daha açık bir mor tonlarındaydı, tıpkı gözleri gibi vücudunun belli kısmında açık mor tonlarından oluşan çizgiler vardı. Neredeyse iki metre boyundaydı.

"Bunu yakalayıp üzerinde seyahat etmek gerçekten güzel olur," düye düşündüm. 

Kurt aniden taşın üzerinden atladı ve ortadan kayboldu, nereye gittiğini bile göremedim. Serap adımlarını kullanıp mor yıldırımların beni ona yaklaştırmasını sağladım.

İyice yaklaştım ve manamı gizledim, hemen bir taşın arkasına geçip yavaşça onu takip ettim.

Mor kulaklarını her tarafa döndürüyordu. Sanırım etraftaki sesleri dinleyip ona göre hareket ediyordu. Siyah burnunu havaya doğru kaldırdı, neyse ki rüzgar diğer taraftan geliyordu. Kokumun ona gitmesi gibi bir durum yoktu.

Ardından başını eğdi ve yeri koklamaya başladı, sanırım bir avın peşindeydi.

"Güzel kurt nereye böyle?" Diye düşündüm.

Yeri koklayarak yürümeye devam etti, peşinden yavaşça gidip hemen önümdeki kayanın arkasına geçtim, kurt aniden kafasını kaldırdı ve bana doğru dönerken hemen manamı gizleyip kayanın arkasına iyice gizlendim.

Ejder Soyu  (1. Kitap ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin