Bölüm 13

154 20 28
                                    

~Kim Taehyung~

Boğazımda oluşmuş yumruların yok olacağına olan inancımı yitirmiştim. Yoongi'nin bu denli öfkeli ve yüksek sesini duymak, yerime tamamen sinmeme sebep olmuştu. Araya girmek, onların üzerine gitmemesini yalvarmak istiyordum fakat içimde gerçeği bilen taraf, onun için bir çöp kadar bile değerimin olmadığını söyleyerek buna engel oluyor, geri çeviriyordu önerilerimi.

"Seni kardeşim bildim." Dedi Yoongi, rahatsız edici derecede sakin bir ses tonu vardı. Kelimelerin, kendi başlarına bize işkence edebileceklerini biliyor gibiydi. "Senin bana yaptığına bak! Sana yakışıyor mu, çocuk gibi azarlanmak?"

"Azarlama o zaman!" Dedi Jungkook, sert bir sesle. Onun bu şekilde çıkışmasını beklemediğim için şaşırmıştım. Jimin'le birbirimize tereddütle baktık. Yoongi'nin sert bir tepki vermesindense ikimiz de zarar vermesinden korkuyorduk.

Yoongi sakince kollarını sıvadı. Açığa çıkan beyaz teni, pencereden içeri dolan güneş ışığı altında adeta parlıyordu. Sıkmış olduğu yumrukları kar kadar beyaz kesilmişti. "Azarlama, demek. O halde seni dize getirmenin farklı yollarını mı deneyeceğim?" Gözlerindeki minicik de olsa parlayan ruh, tam o anda ortadan kaybolmuş gibiydi. Simsiyah gözleri, mezarından yeni çıkmış bir ceset misali ürpertiyordu insanı. Korkmasanız bile tam o anda geri adım atmaya iterdi sizi.

"Bize hiçbir şey söylemedin! Ne yapmamızı bekliyordun? Oturup kanepede arkadaşımızın halini kabullenecek miydik?" Yoongi'yle karşı karşıyaydı. Onun gibi dövüşmeye hazır görünüyordu ve bu, her şeyden daha ürkütücüydü. Sakinliğiyle nam salmış Jeon Jungkook, gerçekten de abisi Min Yoongi'ye baş mı kaldıracaktı?

"Sana, yanımda ve iyi, dedim. Bunun kabullenmeyecek nesi vardı? Sadece bir aptal, benim yalan söyleyeceğime inanır."

"Neden? Ağzından doğruyu duyduğumuz mu var?" Bu sözler üzerine Yoongi derin bir nefes aldı, kendini dizginlemeye çalışıyor gibi göründü. "Belli ki sen de bize inanmamışsın. Kendi kimliğinle karşımıza çıkmak varken ne diye saklandın?"

"Senden mi korkacağım? Daha mafya avukatlığı yapmaya götü yemeyen birinin beni alt edeceği düşüncesiyle tir tir titremem mi gerekiyordu?" Yoongi gözlerini birkaç saniye için de olsa yumdu, derin bir nefes daha aldı. Tüm sakinleşme yöntemlerini uyguluyor oluşunu görmek garipti doğrusu.

"İstesem burada da kalabileceğimi biliyorsun. Sırf senden nefret ettiğim için bu evi terk edecek türlü delikler aradım ben! Sence çok mu meraklıyım geri dönüp durmaya?" Jimin ve ben biliyorduk ki bu gerçekten kırıcı bir yalandı.

Yoongi'nin Jungkook'a sert bir tokat attığını idrak etmemiz gerçek anlamda uzun sürmüştü. Jungkook büyük bir şokla izliyor olsa da kırgındı muhtemelen. Gerçekten aile gibi oldukları tek insanla da böylesine ters düşmek, asla beklentileri arasında olmamıştı anlaşılan.

Jimin atılmak üzereyken tuttum onu. Ne yapacağı hiç mi hiç belli olmayan bir adamın karşısında diklenmemesi gerektiğini bilmiyordu ama onu korumak üzere ben, birinci gözden tecrübe etmiştim.

Yoongi son kez derin bir iç geçirdi ve Jungkook'u yakalarından kavrayarak az önce yaslandığı duvara sertçe yapıştırdı. "Şu piç yüzünden gerçekten benimle aranı mı bozacaksın, Jeon!?" Sanki bu aileye ait olmadığını vurgulamak istercesine sert bir tonda konuşuyordu, soyadının üstüne basa basa söylüyordu. "Bu kadar basit mi sanıyorsun?" Öfkeden kulakları ve ensesi kızarmış gibi görünüyordu. Siyah saçları dağılmış, hala içinden çıkamadığı şoka rağmen konuşmayı sürdürmeye çalışıyordu.

Fiziksel olarak çok göstermiyor olsa da o, gerçekten güçlüydü.

Jungkook cevap vermediğinde Yoongi, onaylarcasına başını sallamaya başladı. "Anlıyorum..." dedi usulca. Belinden çıkardığı silahı Jimin'e doğrulttuğunda korkudan kaskatı kesilmiştim. Yapar mıydı? Gerçekten böyle bir risk alır mıydı? "Bu eve bir daha gelme." Dedi soğuk bir sesle. "Sana bir iyilik yapıp orada yalnız kalmaman için sevgilini de yanına yollayacağım."

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin