Bölüm 63

101 14 81
                                    

2 ayda 2k olmamızın şerefine bir bölüm daha atayım dedim, ufak çaplı mutluluklarım.. :') umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!

~Kim Taehyung~

Jin'in, gözlerime bakarak telefonla konuşmasını tedirgin gözlerle izledim. Kiminle konuşuyordu, ne hakkında konuşuyordu, bu kadar ciddi olmasını gerektirecek ne dönüyordu?.. aklımda tonlarca böyle soru ve düşünce varken ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. Öylece durmuş izliyordum, elimden gelen tek şey buydu. İster istemez elim, çocuklarımızın varlığını vurgulamak istercesine şişmiş olan karnımın üzerinde geziniyordu. Yoongi hakkında hissettiğim o berbat duyguların sonuçsuz kalması için her ne kadar tanrıya yalvarsam da fayda etmeyeceğini de bilir gibiydim. Jin bu kadar sessiz ve ciddiyken iyi bir şeyler hissetmek de mümkün değildi zaten.

Sonunda telefonu kapattığında gözlerimiz yine kesişti. "Ne oldu?" Dedim hızlıca. Sanki bu göz kontağımız yok olduğu anda sorma ihtimalim de kalmazmış gibi hissetmiştim.

"Hiçbir şey. Biz işimize bakalım." Kapısının önünde dikildiğimiz doktorun odasına girmek üzere hamle yaptığında arkamı döndüm.

"Arayan kimdi?"

"Özel hayatım olmasın mı biraz?" İğneleyici tonunu umursamadım ya en azından öyle yapmaya çalıştım.

"Kız arkadaşın olsa bilirdim. Kim aradı seni? Ne dedi? Yoongi hakkında mı? Başına bir şey gelirse sorumlusu olarak seni bilirim!" Dibime girdiğinde yutkundum, geri çekilemeyecek kadar ürkmüştüm.

"Çok konuşuyorsun. Yoongi sana nasıl sabredebiliyor?"

"Sana sabredemediği için ikimizi aynı kefeye koymaya kalkma, Kim Seokjin!" Yutkundum. Her ne kadar söylemek için çok cesaretlenmiş olsam da tam şu an, o öfkeyle kavrulan gözlerine bakmak öylesine acı ve korkutucu bir tecrübeydi ki...

"İyice ona benzedin." Tiksinircesine baktı bana. "Onun gibi tam isimle kızıp yine onun gibi insanları en zayıf yerlerinden vurmaya çalışıyorsun."

"Herhalde beni sevgilime benzettin diye utanacak halim yok!" Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve arkamı döndüm. "Girmeyeceğim. Yemin ederim ki bana tecavüz ettiğin yalanını söylerim herkese. Hastane onun değil mi? Doğduğun güne pişman eder seni!" Gözlerinde bir anlık beliren dondurucu korkuya karşılık ben de yutkundum. Ne demiştim, hangi kısım bu kadar ağır olmuştu da korkuyla donakalmıştı?

"Yoongi aradı, artık mutlu musun?" Ellerini cebine sokmuş, sırtını kapıya yaslamıştı. Kendinden emin görünen tavrını etrafa kaçışan gözleri ele veriyordu.

"Ne dedi sana?"

İç geçirdi, göz devirdi. "Sana ne? Sana söylemek istese seni arardı."

"Aptal telefonum Hoseok'ta! Arasa bile haberim olamaz!"

"Seninle iletişim kurmak istemiyor olması bana sadece doğal geliyor."

Derin bir nefes aldım, gözlerimi kapattım ve çenemi titrettim. "İĞRENÇ HERİF! ÖZEL BÖLGE DENEN ŞEYDEN DE Mİ HABERİN YOK? BANA DOKUNMAYA NASIL CÜRET-" sözlerimi kesen şey, Jin'in büyük eliyle ağzımı kapatması olmuştu. Korku dolu gözleri etrafta ve özellikle kameralarda gezindikten sonradan rahatlamış bir ifadeyle elini çekti.

"Sığınak bulun, falan dedi. Ne yapmaya çalıştığını ya da ne olduğunu bilmiyorum çünkü bana bilgi vermedi. Artık mutluysan lütfen kontrolden sonra şu aptal hastanenin sığınağına gidebilir miyiz!?"

Başımı aşağı yukarı sallarken şirin bir ifade takınmaya özen gösterdim. "Jin hyung, telefonunu bana verirsen sözünü dinlerim."

Bana temkinli ve her şeyden de önemlisi şüpheli gözlerle bakarken ben de tedirgin olmuştum. Çok mu belli etmiştim ki kendimi? Anlamış mıydı yoksa?.. "Bu anlaşmada zararlı çıkacak tek kişi benmişim gibi geldi." Dedi usulca ama ona aldırmadım.

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin