Bölüm 99

67 15 84
                                    

~Kim Taehyung~

Bir ay geçmişti. Bana, toparlanmam için süre mi vermişti yoksa çocukları da beni de hayatından tamamen silip işine bakmaya mı karar vermişti, bilemiyordum. Yine de her akşam onu yemek odasında bekliyor, yapabileceğimiz konuşmaların birkaç senaryosunu düşünüp duruyordum. Aklım ondan başka bir şeye çalışmaz olmuştu.

Önüme bırakılan sojuya baktım. Hala akıllanmıyor, içmek için bahane üretip duruyordum. Neyseki bu sefer başımı bekleyip saçma sapan hareketler yapmama engel olacak aklı başında insanlar vardı da bana yanlış bir harekette bulunmamam için yardımcı oluyorlardı. Tek kadehte sarhoş olmayı başarabilen birisi için bulunmaz bir nimetti.

Jin, uzun zaman sonra benimle olan ilk konuşmasında ailesinden ve ailemden bahsettiğinde şok olmuştum. Ailemin bir trafik kazasında ölüp gittiğini sansam da bu yanlıştı. Kim ailesi, tıpkı Min ailesi gibi büyük bir örgüttü. Kore'nin hemen hemen her köşesinde adamları vardı ve uyuşturucularıyla bilinirlerdi. Bir ilaç yapılacaksa önce Kim ailesine onun formülü verilir, ardından üretime girerdi. Onlardan habersiz uyuşturucu yapmak, göz göre göre ölüme yürümekten farksızdı. Tüm bunlara rağmen bir şekilde Min ailesine sataşmış, sözlerine karşı çıkmış ve sonuç olarak da hiçliğe karışmayı göze almışlardı. En azından Jin, onların yok olması için başka sebep bulamadığını söylemişti.

Çocukları uyuttuktan sonra saatlerce onları izlemiştim, uzun zamandır süren hasretimizi gidereceğine inanarak. Merigi çok büyümüştü, Jeogsu da öyle. Yine de Merigi hala çok çocuksuydu, jeogsu dışında dinlediği kimse yoktu. Jeogsu da satranç oynar gibi hayatını sürdürmeyi seviyor, yapacağı her hamlenin birçok olası sonucuna göre hareket ediyordu. Bu kadar düşünmesinin ona zararlı olduğunu düşünsem de Yoongi onu böyle eğitmişti, bunun olmasına da ben göz yummuştum, elimden hiçbir şey gelmezdi.

Silah sesi duymamla ayağa kalktım, birkaç kez daha silah ateşlendiğinde bunun Yoongi olmadığını anlamıştım. Adamlarım, her zaferle dönüşlerini bu şekilde havaya sıkarak kutlamayı severlerdi. Yoongi'yse tek atışta öldürebildiği kadar insanın öldürmeyi tercih edeceği için artarda bu kadar ateş etmezdi.

İç geçirerek tekrar yerime oturdum. Hala Kim ailesinden geriye kalmış anılardan bir şeyler çıkarmaya çalışıyordum. Muhasebe defterleri, şirket dosyaları ve aile albümleri... hepsi çok karanlık geliyordu şimdi gözüme. Oysa o gün için öylesine aydınlıkla çekilmişlerdi ki... besbelli babama çekmiştim ben. Tip olarak tıpatıp aynısıydım ama huyumun hangisine çektiği muallaktı. Hatta babam, bana özel açtığı dosyada da benim çift cinsiyetimden bahsetmişti. Muhtemelen doğduğumda belliydi bu durum ama beni uyaramadan gitmişti işte. Yoongi bu defterlere nasıl erişememişti, hala merak konusuydu.

Gözlerim dolarken yemek odasının kapısı açıldı, hemen kendimi toparlamaya çalıştım. Albümü kapattım, dosyamı üzerine koydum ve duruşumu düzelttim. Korumalar önüme adeta fırlatıp attıkları kadına ters ters bakarlarken selamlarını verdiler ve odayı terk ettiler.

Onların da Kim ailesine hizmet etmeyi bu kadar çok özlediğini kim tahmin edebilirdi?

Getirdikleri kadının kim olduğunu hatırlamaya çalışırken ayağa kalktım. Aklımda çok fazla düşünce olduğundan en son verdiğim emri hatırlamakta güçlük çekiyordum. "Eh, yolculuk biraz zor geçmiş anlaşılan."

"Seni dostum sanmıştım!" Kıvırcık saçları arasından bana bakmaya çalışıyorken nefes nefeseydi. "Beraber... beraber nice şeyler atlatmıştık." Saçlarını savurduğunda terle kaplanmış yüzü girdi görüş açıma. Sonunda onun o, her daim sevecen olan bakışlarından seçebilmiştim kim olduğunu.

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin