~Kim Taehyung~
"Kızma ama sadece merak ettiğim için soracağım. Elini tutmama gerçekten ihtiyacın yok mu?" Onun soğuk olmasına rağmen tedirgin sesini işitmek bile beni diken üstüne yerleştirebilirdi. Kibar ve nazikti, hastaneye gelene kadar benimle sohbet etmişti, tüm ilgisini bana vermişti. Hiç varolmamış ve olmayacak abim gibiydi. Sıcak ve sevgi doluydu.
"Şu an yok." Diye tekrar onu geri çevirdiğimde omuzlarını kaldırdı ve hastanenin girişinden geçerken takımının iç cebindeki yaka kartını çıkararak güvenliklere gösterdi. Güvenlikler de başlarıyla onaylayarak saygıyla eğildiklerinde şaşkınlıkla izledim hepsini. Az önce ne yaşamıştık ve bu ne demek oluyordu? "Kartını görebilir miyim?" Diye mırıldandım usulca. Eğer şirinlik yaparsam bana gösterir sanmıştım.
"Göremezsin." Elini iki kürek kemiğim arasına yerleştirerek steril kokulu ve görünümlü parlak beyaz koridordan beni geçirmeye yoğunlaştı. Meraktan öleceğimi hissetsem de tek kelime edemedim. İlk defa bu kadar ciddi bir yanıt verdiği için ona saygı duymam gerektiğini düşünüyordum. O da bana öyle davranıyorken bencillik yapamazdım ne de olsa.
Koridorun sonundaki odaya girmek üzereyken Hoseok'un geri çekilmesiyle irkildim ve hızla arkamı döndüm. Diğer insanlar da çığlık ve karmaşaya başladıklarında Hoseok'un daha önce görmediğimi düşündüğüm ciddi ifadesiyle karşı karşıya kalmıştım. Cüsseli bir adamı beyaz duvarlara hiç düşünmeden yaslamıştı, bileğini sırtına yaslayarak parmak uçlarında kalkıp kulağına yaklaşmıştı. Tüm bunlar nasıl olurdu da saniyeler içinde gerçekleşirdi? Yalnızca arkamı dönecekken bir anda nasıl bu kadar şeyi üst üste getirebilirdi? "Dokunma." Sert tıslayışıyla buz kestim. Yoongi kadar olmasa da onun da korkutucu bir havasının olması beni germişti.
Gerçi kim Yoongi'yi bu konuda geçebilirdi ki?
"Kime dayılandığının farkında mısın, Jung?" Bu sesi ilk saniyesinde tanımıştım. Kendinden emin ve sıcak tonun sahibi Kim Namjoon olmalıydı. Üzerinde üniformaları olmadığı için en başta tanıyamamıştım muhtemelen. Bu kadar cüsseli ve yapılı bir adamın nasıl olup da Hoseok kadar normal birisi tarafından duvara yapıştırıldığına aklım ermiyordu.
"Farkındayım ama ben sadece nefsimi koruyorum. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Silahımı alma yetkiniz yokken bu yaptıklarınız da ne demek oluyor?" Bacakları arasına diz kapağıyla bir tekme attığında Namjoon'un acıyla inleyip yere diz çökmesine sebep oldu. Şaşkınlıkla gözlerim daha da aralandı. Koskoca emniyet müdürünü pataklıyordu ve kimse de bir şey yapmıyor muydu? Nasıl mümkün olabilirdi böyle bir şey? "Ne işiniz var burada? Bir suçlama daha kaldıramayacağım."
"Seni suçlayan yok! Paranoyaklaşma!" Bu sözlerine rağmen elleri kelepçelendiğinde kaşlarım çatıldı. Hoseok birkaç adım geri çekildi ve baştan aşağı kınarcasına inceledi az önce hareket etme kabiliyetini yarı yarıya düşürdüğü Namjoon'u. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, dağılmış saçlarını gözleri önünden çekebilmek için başını geriye atmıştı. Daha önce onu herhangi bir kavgada görmediğim için mi, yoksa fazla yumuşak bir insan olduğunu düşündüğüm için mi, bilinmez, şoka girmiştim.
"Burada ne arıyorsun?" Herkes ağır adımlarla uzaklaşsa da köşeyi döndükten sonra korkuyla koşmaya başlıyorlardı. Haklılardı da. Yerlerinde olsam ben de muhtemelen aynı şekilde tepki verirdim fakat tam şu an, yalnızca köşeme sinmiş izlemekle yetinebiliyordum. Güvenlikler ne olduğuna bakmak için geldiklerinde Hoseok dik dik baktı onlara. "Siz karışmayın."
"Onun kim olduğunu biliyor musun sen?" Dedi aralarından birisi. Silahını çıkarmış, Hoseok'a doğrultmuştu. Hoseok da, bir de onlara karşı kınayıcı bakışlarını atmaktan çekinmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...