Bölüm 155

39 8 84
                                    

Y/N: Bu bölüm, cinsel içerikli sahneler içerebilir.

~Min Yoongi~

"Üstünü giyin." Eşyalarını ona fırlatıp toparlanırken hala yatakta titreyen bedenine baktım. Gerçekten zevk almış olmasını garipsiyordum. Neredeyse 1 yıldır her hafta bir kızla yatıyordum ve artık emindim. Rol falan yapmıyorlardı, gerçekten bu aktiviteden ölesiye zevk alıyorlardı.

"Hemen gidecek misin?" Cilveli ses tonu beni etkilemiyor ve hatta sinirimi bozuyordu. Normalde de, yaratılışları gereği kızların oldukça tiz bir sesle yaratılmalarına rağmen bir de ekstra inceltmeye çalışmaları itici geliyordu. Kıza ters ters baktım ve ellerimi, yeni giymiş olduğum pantolonumun cebine sokarken devam etmesini bekledim. Hep böyle olurdu zaten. Çıplak bedenini, sanki saatlerdir hiç görmemişim gibi yorganıyla kapatmaya çalışırken gözlerini kaçırmıştı. "Yani elbette işlerin vardır ama saat daha sabahın dördü."

"Burada kalırsam ne yapacaksın?" Aslında onu bunu tekrarlamasını istediğini söylemeye davet etmiyordum, gerçekten beni burada tutmak için bacakları dışında bir şeyi var mı diye merak ediyordum.

"Bilmem ki. Kahve içebiliriz mesela. Seni yakından tanımayı isterdim." Dudağını büzmesi midemi bulandırdı.

"İşlerim var."

"Biliyorum!" İç geçirirken ben de gömleğimi omuzlarıma atmış, devam etmesi için ona zaman tanıyordum. "Ama bir bardak kahveden ne olabilir ki, değil mi?"

"Yanabilirsin, mesela. Sıcak şeyler içmekten hoşlanmam."

"Soğuk da içebiliriz."

"Onu da sevmem."

"Sallıyorsun şu an."

"Benden ne istiyorsun? Tek gecelik bir ilişki için geldiğini unutup sevgilim mi olmaya çalışıyorsun? Olaylara profesyonel yaklaşmanı öneririm. Hiçbir kızla sevişmiyor olsam bile tek gece için çağırdığım birisine aşık olacak değilim."

"Kırıcı olduğunu söylediklerinde onlara inanmamıştım." Gözleri yine gözlerimden kaçmış, kulakları ve yanakları kıpkırmızı kesilmişti. 

Gömleğimin düğmelerini bitirdikten sonra "dedikodumu yaptığınızı bilmiyordum." dedim. "Öğrendiğim iyi oldu."

"Öyle bir şey yok!"

"Bunu bana açıklamana gerek yok, patronuna açıklarsın." Onu orada bırakıp kapıdan çıktığımda yere oturmuş, beraber pişti oynayan ikiliye bakmıştım. Deokjun aniden ayağa kalkmış, profesyonellik konusundaki takıntılarım hakkında yapacağım konuşmayı dinlememek için adeta kaçmıştı. Yootae ise yalnızca beni süzüyordu.

"Erken bitmiş." dedi usulca. "Artık onlarla yapmadığını falan sanacağım neredeyse."

"Dört saat 21 dakika ve 6 saniyedir o odadayım."

"Kronometre tutup boşalmasını çetele ettiğini düşünmek istemiyorum."

İç geçirdiğimde boğazını temizleyip kartlarını toparlamaya başladı. "Her neyse. Bir şey demedim, varsay. Eve mi gitmek istersin?"

"Deokjun'la ilişkiniz var, değil mi?"

Bir anda ortama hakim olan soğuk sessizlik, tıpkı babamın akşam yemeklerinde yarattığına benzediğinden kendimle gurur duymuştum. Yavaş yavaş onun gibi olabilmek, ona ayak uydurabilmek müthişti. "Elbette yok." dedi sonunda.

"Dudağında iz kalmış."

Korkuyla elini dudaklarına götürdüğünde ağırlığımı tek bacağıma vererek sırıtmıştım. "Bir şey yoktu ama en azından öpüştüğünü tasdikledik."

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin