Tekrar okuyamadım ama umarım çok eksiği yoktur :') yazım hatam varsa affedin.
İyi okumalar...~Min Yoongi~
Koridorun ortasında öpüşmeye bu kadar alışması ileride bize sorun çıkarır mıydı?
Omuzlarına ellerimi koyarak onu kendimden uzaklaştırdığımda bir bebek gibi dudaklarını büzmüş ve masumiyet kaynayan gözlerle bakmıştı bana. Bu duygulara o kadar yabancıydım ki onun gerçek duyguları olduğunu bilmeme rağmen çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünmeden edememiştim. Parmaklarım saçlarına giderken o, "çok mu fazla yakınım?" Diye sorunca gözlerine baktım tekrar.
"Çok fazla acelecisin. Odaya geçmemize kadar bekleyemez misin?" Omuzlarını kaldırdı, benden uzaklaşarak önden yürümeye başladığında hemen arkamızdan Hoseok koşarak geldi. Yüzünde hala mahçup bir ifade vardı. Evet, ona güvenmek için çok çaba harcıyordum ama bazen öyle anlara denk geliyordu ki yaptıkları...
"Kusura bakma.." dedi usulca, çekingen hallerine aşinaydım. "Kapıda seni bekleyen birileri var. Haber vermeye gelmiştim."
"Önemli değilse yattı falan de. İşim var, görmüyor musun?" Taehyung biraz ileride durmuş, merakla bizi izliyordu. Neden yanımıza gelmediğini merak ettim. Gizlim saklım yoktu, endişesi neydi?
"Şu araplar..." dedi usulca. "Para akışını sağlıyorduk ya.. bir hata çıkmış sanırım."
Araplar mı? Onlarla çok sık yüz yüze gelmezdik. "Jin nerede?"
"Onlarla ilgileniyor."
Taehyung'un yanına gittim ve dudağına yumuşak bir öpücük bırakırken fısıldadım. Biliyordum ki bu kadar yakınındayken konuşmam onu memnun ediyordu. "İlgilenmem gerekiyor. İstersen dinlenebilirsin."
"Bugün beni çok yalnız bıraktın, Yoongi-ah... ne olur ki yanında olsam?" Parmaklarını parmaklarım arasına geçirdiğinde gözlerine bakmaya devam ediyordum, tıpkı onun bana yaptığı gibi. Çok yakışıklı bir yüzü vardı, dokunmak için can attığım kumral teni eşsizdi. Kendisini benim gözümden görebiliyor olsaydı emindim ki kendisini bir odaya kilitler ve gerekmedikçe çıkmazdı.
"Senin için endişe ediyorum. Bu arapları bilirsin." Göz devirdim. Bana bile tam bir bağlılıkları olmayan bu herifleri sevmiyordum.
"Beni korursun." Bana bu kadar güvenmesi gururumu okşuyor, egomu tatmin ediyordu. Yine de bu tür duyguların gözlerimi boyamaması gerektiğini biliyordum.
"Hoseok ben gelene kadar yanında durur." Hoseok'a attığım bakışla başıyla onayladı ve gülümsedi. Bu görevin onu gerdiğini biliyordum ama omuzlarımdan öyle bir yükü alıyordu ki kelimeler yetmezdi. Hayatımın her alanına nüfuz etmiş birisini gözüm kapalı emanet edebileceğim sayılı isimlerdendi.
Taehyung iç geçirdi ve başıyla onayladı. "Ama uzun süre gelmezsen sana bakmaya gelirim." Diye tehdit etmeyi de eksik etmedi. O ikisi uzaklaşırken ben de duvara yaslanmış bekleyen korumalardan silahları aldım, hiç ateşlememe umuduyla. Taehyung'un korkmasını istemiyordum.
Başlarında sarıklar, beyaz kıyafetleri üzerine geçirdikleri siyah yelekler ve oldukça esmer tenleriyle onları ayırt edilemez kılan hiçbir yanları yoktu. Ellerimi arkamda birleştirmiş yaklaşırken bir baş selamı verdim. "Hoş geldiniz."
Memnun görünmüyorlardı. Başlarındaki adamın sarığı siyahtı muhtemelen, o pek konuşmuyor ve sadece ortamı süzmekle ilgileniyordu. Derin bir nefes alır almaz kırmızı sarıklı olan araya girdi. "Pek de hoş bulmadık, Saygıdeğer Min." Ters ters bakmasına sinirlensem de şimdilik sessiz kalmam en iyisi olacaktı. "Para transferinde sizin gibi soylu bir şirketin hata yapacağını hiç düşünmemiştik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...