Bölüm 89

53 13 37
                                    

~Kim Taehyung~

Sağır olmayı dilerdim. Tüm bunları duymaktansa ölmeyi dilerdim.

Genç kadın başını öne eğerek kabullenmiş gibi bir ifade takındı ve kendi adamlarıyla beraber uzaklaşmaya başladı. Yoongi bana tekrar bakmadı ama bunun utancından kaynaklanmadığını biliyordum. Utanıyor olsa, bu durumdan biraz olsun memnuniyetsizlik duysa dile getirmezdi. "Pekala.." diye fısıldadım, zorlukla yutkunmuştum. Yoongi tekrar bana bakarken tek kaşı havadaydı, yüzünde sorgular gibi bir ifade vardı. "Suçluydum belki ama beni aldatacağın kadar da iğrenç birisi olmadım hiç."

"Seni aldatmadım." Hala bunu nasıl söylerdi? Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırırken, kucağımdaki kızımızla onu izlerken bu söylediklerine nasıl inanmamı bekliyordu? Çoktan kırılmışken nasıl olurdu da bu söylediklerinde suçlu olmadığını iddia ederdi?

"Az önce duyduklarım neydi peki?" Alayla sordum ona zira onun da ciddiye aldığına çok fazla inanmıyordum. "Bekaretini aldığını söylerken bunu adamlarına yaptırdığından mı bahsediyordun? İzlemişsindir herhalde, baka türlü nasıl bu kadar kendinden emin söyleyesin? 'Gay'im ama ben, biraz olsun hoşuma gitmedi, her saniyesinden nefret ettim, Taehyung-ah' mı diyeceksin bana?"

"Bizzat yaptım." Yan yan bana bakarken derin bir nefes aldı ve kızımızı kucağımdan alıp oğlumuzu da diğer koluna oturtarak havaya kaldırdı. "Babalar, yetişkinlere özel şeyler konuşacaklar. Dışarıda, sizin için oyun alanı ve yemek hazırlattım. İstediğinizi yapabilirsiniz. Bir şeye ihtiyacınız olursa da oradaki amcalara söyleyin, size yardım ederler, anlaştık mı?"

Kızım hemen onaylasa da oğlum biraz tereddüt içindeydi. İkisini de kucağından indirdi, üzerlerini düzeltti ve dışarı çıktıklarından emin olana kadar arkalarından bakmaya devam etti. Onlar odadan çıktıktan sonra korumalarını da gönderdi ve elindeki çakısıyla sandalyeye bağladığı insanların arasından geçmeye başladı. "Ben diyene kadar gözünüzü açmayacaksınız, hareket etmeyeceksiniz, mümkünse nefes alışverişlerinizi bile değiştirmeyeceksiniz."

Babası da dahil olmak üzere herkesin bu kurala uyacağı, memnuniyetsiz yüzlerinden anlaşılıyordu. Her bir hareketlerinde gıcırdayan sandalyelerden hareketlerini anlayacağı kesindi ama gözlerini açıp açmadıklarını nereden bilecekti ki?

Yanıma geldi, karşıma geçerek üzerime yürümeye devam ederken ister istemez adımlarım, geriye doğru bir yol izlemeye karar vermişlerdi. "Yoon.." ismini bile zikretmeme zar zor zaman tanıyarak dudaklarımızı birleştirdiğinde kalbim resmen gümbür gümbür atıyordu. Az önce duydukları, geçmiş günlerde yaşadıkları acının her bir saniyesini unutmuş gibiydi çoktan. Yoongi benim için hafızamı yıkayan ender bir ilaç gibiydi.

Üzerimdeki beyaz likralı tişörtümü çıkarması, birkaç saniyesini bile almadı. Dili, yine boynum üzerindeki turuna başlarken belindeki silahını çıkardı ve üzerimde doğrularak en arka köşedeki adamın tam alnından vurdu. Göz göze geldik, yorgun bakışları arkasındaki büyük bir soğukluk vardı.

Karnımı okşayan elini bir anda kavradığımda tembel bakışları beni bulmuş ve uzun uzun izlemişti. "Bırak."

"Lütfen, Yoon..." usulca fısıldarken bana yaklaşmış ve boynuma ıslak öpücükler bırakmıştı. "Böyle herkesin önünde yapmamalıyız, çok kötü hissediyorum."

"Kimse bizi izlemiyor, bebeğim." Saçlarımdan gezen parmakları, büyük bir hırsla saçlarımı geriye iterken dilini dudaklarımın arasına hissetmiştim. Zevkle emiyor olsam da, tüm benliğimi ona emanet edebilecek olsam da tam şu an, herkesin önünde beni böylesine şehvetli öpüşüne karşılık büyük bir utanç ve heyecan hissediyordum. "Ama izlemeleri daha çok hoşuna gider sanıyordum."

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin