~Kim Namjoon~
İç geçirerek karşısına oturdum ve gözlerimi bir süre daha açmamaya yeminliymişim gibi kapalı tutmaya devam ettim. Bana olan o boğucu ve ezici bakışlarını gömek dahi istemiyordum. "Bu masaya oturmayı bayağı bir seviyorsun, değil mi?"
Sonunda alacağım cevapla birlikte yüz ifadesi ve mimiklerini çözebilmek için gözlerimi araladığımda, bacağını bacağının üzerine attımış ve dik bakışlarından biraz olsun ödün vermemiş olan o adamı görmüştüm. Simsiyah irisleri, Taehyung'la birlikteliklerini tescillediklerinden beri biraz daha ruhlu baksa da o iç donduran havası, ne yazık ki yok olmamıştı tam anlamıyla. "Evet. Bayağı bir rahat ne de olsa."
Aramıza giren sessizliği kovmak için orada olan kişi ikimiz de değildik ilk defa. Kapı çalındı, içeriye avukatı girdi ve ortamıza sandalye çektikten sonra derin bir nefes alarak kravatını gevşetti. "Merhaba, bay Kim. Görüşmeyeli nasılsınız?"
Görüşmeyeli... o Payback dedikleri zırvalığa beni de karıştırdıklarından sonra birkaç gecemi günah çıkararak geçirmek sorunda kalmıştım. Hoseok her daim beni arayıp iyi olup olmadığımı sorsa da bu karanlık işler, benim için yeni olduğundan hala tam anlamıyla toparlanabildiğimi söyleyemezdim. İlk kez dürüstlüğe yemin ettiğim bu aptal karakolda yalanlarımla karşı karşıyaydım. "Siz nasılsınız?"
Sorusunu cevaplamamam, pek de umrunda değilmiş gibi nefes aldı. "Pekala iyiyim. Biraz geciktim, kusuruma bakmayın lütfen." Dosyasını masaya koydu ve ellerini üzerinde kavuşturarak eğildi. "Bugün sizinle konuşmak istediğimiz konu, eminiz ki hoşunuza gidecektir."
"Ya... öyle mi? Sonunda teslim mi olacaksın, Suga?" Bana dik dik bakarken ister istemez yutkunmuştum. Beraber çalışmış olsak bile hala azılı iki rakip olarak görüyordum her şeyi. Emindim ki o da benden farklı değildi. Yılların düşmanlığını, pamuk ipliğine bağlı ortaklığımız söndürecek değildi.
"Yaptığım her şeyin yasal bir dayanağı var. Bunu, beni tutuklamaya çalıştığın onca seferden beri hala öğrenememiş olman, senin beyin yoksunu bir embesil olduğunu gösteriyorsa beni suçlamamalısın." Avukatı boğazını temizlemiş, her ne olursa olsun bir devlet çalışanı olduğumu hatırlatmak istemiş gibiydi. Yoongi ellerini kaldırdı ve bileklerine sarılı olan demirleri şıngırdattı, tıpkı birer gümüş bileziği varmış gibi de rahat olması aşina olduğumuz şeylerdi. "Zaten tutukluyum, değil mi?"
Avukatı derin bir iç geçirdi ve tekrar bana döndü. "Müvekkilim Min Yoongi, bugün buraya sizinle özel bir anlaşma yapmak için gelmiştir."
"Payback maddeleri bile o göt korkusunu bastıramıyor mu yani?"
"Daha kibar olmanızı rica edeceğim." Avuaktına ters ters baktım. Ama avukatı sadece görevini yaptığını belli eder gibi bir rahatlıkla boağzını temizledi. "Payback maddeleri, uluslarası anlamda tüm dünyanın kabul ettiği bir evrensel sözleşmedir. Onun maddeleri elbette geçerliliklerine devam edecekler. Sizden istenen asıl şey bu değil."
"Ne peki?"
"Bay Min, yani Min Yoongi'nin babası ve tüm mal varlığının eski sahibi, işlerin başına dönmeye karar verdi fakat bunu öylece yapamayız zira kayıtlarınızda ölü olarak geçiyor."
İç geçirdim, biraz sınırı aşmıyorlar mıydı artık? "Adamı diriltemem."
"Bir lafı da tam dinle!" Yoongi sert ve soğuk sesiyle konuştuğunda arkama yaslandım, kollarımı göğsümde kavuşturarak derin bir nefes aldım. O da bana ters bakışlarını sunmayı sürdürdü.
"Sizden diriltmenizi istemiyoruz. Min Yoongi olarak kabul edilmesini sağlamanızı istiyoruz. Yani iki tane kimlik olacak. Birisi müvekkilim ve sade bir yaşam süren adam, diğeri ise Min ailesinin son varisi. En sonunda toplandıkları yer aynı olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...