~Kim Taehyung~
Gözlerimi açtığımda burnuma dolan sıcak kahve kokusuyla bulunduğum ortamı ancak anlamlandırabilmiştim. Güneş ışığı odaya dolarken kuş sesleri de eşlik ediyordu neşeyle. Açık pencereden içeri dolan ılık esintiye karşı gülümsedim.
Doğrulup etrafa baktığımda Yoongi yine yanımda değildi. Dün gece olanlar kafamda tam olarak yer etmese de beraber olduğumuzu anımsıyordum. Komodinin üzerinde kravat ve kemer vardı, özenle katlanıp bırakılmışlardı. Hala odada olabilir miydi ki?
Yorganın altından çıkıp vücudumu esnettiğimde yine kendimi çırılçıplak bulmak şaşırtıcı gelmemişti açıkçası. Elimi saçlarıma attım. Etrafa bakmaya devam ederken köşede, yüzüne kitap örtülmüş halde uyuklayan adamı görerek korkuyla bir iki adım çekildim, istemsiz de olsa boğazımdan bir çığlık kopmuştu. Kim girebilirdi ki bu odaya? Yoongi'nin bu konularda titiz olduğunu sanıyordum.
Benim ufak çığlığıma karşılık ayağa kalkan adam önce dertli bir iç geçirdi, ardından gözlerime bakarak gülümsedi. Kitabı çoktan yerle buluşmuştu. "Günaydın, uykucu. Yoongi sana bakmam için beni görevlendirdi, yine." Neşeyle güldüğünde onun Hoseok olduğuna dair hiç şüphem kalmamıştı. Omuzlarımı düşürüp rahatlamış bir ifadeyle süzdüm onu.
"Beni korkuttun." Diyebildim. Yoongi başıma hep birisini bırakıyordu ve bunu güvensizliğine veriyordum ama Hoseok ve ben, Jimin'le olduğumuzdan daha yakın hissettirmeye başlar diye de korkmuyor değildim. Ne de olsa her şeyimle ama akla gelebilecek her şeyimle o ilgileniyordu.
"Üzgünüm." Ellerini havaya doğru açıp omuzlarını kaldırdığında göz devirdim. Elbette onun bununla bir alakası yoktu ama korktuğum gerçeğini de değiştirmiyordu. İç geçirmekle yetindim.
"Her neyse..."
"Bu kalıbı çok sık kullanıyorsun." Dolaba geçti, parmaklarını askılıktaki gömlekler arasına gezdirirken ağırlığını tek bacağına vermişti. O söyleyene kadar ne kadar sıklıkla 'her neyse' dediğim bile farkında değildim. Gerçekten çok mu sıktı? Rahatsız mı ediciydi bu? Neden böyle söylemişti ki?
"Öyle mi?"
"Dün gece onu delirtecek kadar çok kullandığını fark etmedin mi?" Alayla gülerken siyah bir pantolon ve yine üzerine siyah bir gömlek çıkardı. "Bedenlerinizin aynı olması müthiş gerçekten." Hayranlıkla izledi, çıkardığı kıyafetleri.
"Kendi kıyafetlerimi de giyebilirim, boşuna uğraşıyorsun."
"Koridorda 5 metre arayla duran korumaların önünden çıplak geçerken sana iyi şanslar. Bu sefer onun sana neler yapabileceğini tanrı bile tahmin edemez." Alaycı kahkahası odayı doldurduğunda iç geçirerek üzerime baktım. Evet... gerçekten bu halde dışarı çıkmaya götüm yoktu ama bunun, Yoongi denen ağır kokulu herifle de hiçbir alakası yoktu. Cevap vermediğimi gören Hoseok, omzu üzerinden bana baktı ve sıcak bir gülümseme takındı. "Duşa gir istersen. O arada ben de kıyafetlerini hazırlarım."
"Zahmet etmeseydin."
"Beni sevmiyorsan yüzüme söyle. Yoongi'nin öldürmesi için sebepler bulman fazla yaralayıcı." Bu evdeki tek mutlu adamın tek içten gülüşünü izledim. Lafını ikiletmek, gerçekten onu ölüme sürüklerdi muhtemelen. Ne de olsa ben de belirli karakter sınırı olan bir uygulamada belirli kelimeleri söyledim diye bu haldeydim.
Duşa girdim, sıcak su tenimi okşarken rahatlamış hissediyordum. Normalde ılık ya da soğuğa yakın bir suyla duş almaya alışıkken Yoongi'nin üzerimde uygulamış olduğu onca şeyden sonra bedenim, rahatlamanın daha öncelikli olduğuna inanarak böyle bir karara varmıştı. İster istemez elim sıcak suya gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...