~Kim Taehyung~
Burnuma dolan acı kokuyla sıyrılmıştım yeni daldığım rüyamdan. Bu evde yatmak yeterince büyük bir problem değilmiş gibi bir de her saat başı onun kokusuyla uyanacak mıydım? Boğazım kurumuş, burun direklerim sızlamıştı. Bu kadar ağır kokuya sahip olmak illegal olmalıydı. Ah... o zaten illegal bir adamdı. Ne saçmalıyordum ki?
Sırtüstü yatmak için döndüğümde huzursuz bir mırıldanma duyarak kaskatı kesildim. Boynuma yaklaşan sıcaklık, belimi saran güçlü kollar ve sesiyle ebemi belleyebilecek adamın oldukça savunması yüz ifadesi... Min Yoongi bana sarılmış, başını boynuma yaslayarak uyuyakalmıştı. Ne zaman geldiğini, neden geldiğini ve neden bu halde olduğumuzu hatırlamıyordum ama bana bir kadeh bile şarap içirmediğinden bu seferkinin benim suçum olmadığına emindim.
Temiz ve siyah, etrafa kendi özgürlüklerini ilan etmek istercesine dağılmış saçları arasından yayılan baharatlı koku, göz kapaklarımı tekrar ağırlaştırdı. Bembeyaz teni ay ışığıyla beraber parlıyordu, gözleri kapalıyken çok huzurlu göründüğünü düşündüm. Tekrar gözlerimi kapattığımda derin bir nefes almış, tekrar verirken boynuma çarpan sıcak nefesiyle irkilmiştim. Tüm gece böyle uyuyabilecek miydim acaba?
Tekrar gözlerimi açarken bu düşünceler bile silikti zihnimde. Rüya mı görmüştüm acaba? Etrafa baktığımda, koyu renk perdeleri açılmış pencereden güneş ışığı içeri vuruyor, yüzümü okşuyordu sıcaklığıyla. Kucağımda ve bacaklarımın arasındaki yastığa baktığımda derin bir iç geçirdim. Muhtemelen onun gibi kokan çarşaflar yüzünden halisünasyon görmüştüm, başka açıklaması olamazdı. Koskoca mafya lideri gelip de bana sarılıp uyuyacak değildi ya zaten. Hele de konumuz Min Yoongi gibi bir adamsa ihtimal, hiç olmanasına rağmen daha da düşüyoruyordu.
Hızlı bir duşun ardından ıslak saçlarla dışarı çıktığımda Hoseok'la bakıştık. Ona da alışmıştım. Her ne kadar sessiz ve işinin başında görünse de tüm işlerimde yanımdaydı. "Günaydın." Dedi, gergin bir sesle. "Yine canına susadığın bir günde gibisin."
Merakla yüzüne baktığımda gülmemek için dudaklarını birbirine bastırarak bakışlarını kaçırdı. "Ne var? Neden öyle dedin ki?"
"Saçlarından sular damlıyor. Nemliyken bile ne kadar kızdığını gördün." Omzumdan beni geri odaya ittiğinde şaşkınlıkla hala ona bakıyordum. Neden buna bu kadar önem verdiğini anlamıyordum. Sağlıkla kafayı bozmuş birisine de benzemiyordu oysaki.
"Neden böyle davranıyor ki?" Somurta somurta konuşuyorken beni puflardan birisine oturttu ve saç kurutma makinesini açarak parmaklarını saçlarımdan geçirmeye başladı.
"Çünkü biliyor ki sadece sağlık açısından bir sorun yaşarsan ölebilirsin. Diğer her şeyde seni korur ama tanrıya karşı duramaz." Güldü. "En azından Jungkook öyle yorumluyor."
Gözlerimi kapattım ve sıcak hava yüzümle birlikte saç derilerimi okşarken derin bir nefes aldım. Delirmiş olmalıydı. Tanrıyla bile yarışa girecek kadar deli... Hoseok etrafımda fır dönerken onun da kokusu, sıcak havayla birlikte yüzüne çarpıyordu. Ağır ve insanın burnunu sızlatan bir parfümü vardı fakat Yoongi'ninki gibi sert ve insanı baskılayan türden değildi. Dün gece hissettiğim kokuya benzemiyordu hiçbirinin kokusu. Çok garipti, nasıl o kadar burnuma dolabilir, aklımı başımdan alabilirdi?
"İyi gibi duruyor." Makineyi kapatıp kaldırırken dudaklarından döktüğü bu sözcükler sayesinde daldığım düşüncelerimden kurtulabilmiştim. Derin bir nefes aldım, ayağa kalkmaya çalıştım ama yine elini omzuma koyarak baskı uygulamış ve beni durdurmuştu. "İçini gösteriyor, ayrıca az önce de ıslandı. Bence şu gömleği giy." Üzerimdeki beyaz gömleğin hafif nemli omuzlarına bakarken içten içe homurdanmayı eksik etmedim. Hep böyle diken üstünde mi olmam gerekecekti artık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...