Bölüm 15

141 21 25
                                    

~Park Jimin~

"...kısacası yaşanmış bu faciadan sorumlu olan tek isim Igor Mendelev adındaki Rus mafya çetesinin lideridir. Güvenlik güçleri çoktan harekete geçti. Sevgilim Min Yoongi hakkında yapılan bu ahlaksızca davranışın cezasını çektiklerini yakından takip edeceğim. Böylesine saygın bir iş adamı hakkında yaptıkları iğrenç ötesi söylemlerin hesabını verecekler..."

Videonun altındaki yorumlara baktım. Twitter gerçekten de acımasız bir yerdi. Yer yer Taehyung'a laflar edilmiş, yer yer bunun bir saçmalık olduğu iddia edilmişti. En başından beri ona güvenen insanlar bile bir mafyaya bulaştığı için kızgınlardı ona. Oysa Yoongi'nin mafya lideri olduğuna dair bir tane bile olsun kanıt yoktu. Sadece söylentiden ibaret olan bu bilginin bile ne türden bir sarsıntı yarattığı, Yoongi'nin özgüvenli ve soğuk halini destekler nitelikteydi. Kendisini biliyordu, dünya üzerindeki sesini biliyordu, buna göre hareket ediyordu. Her yönden olmasa da kusursuz denebilecek bir isimdi.

Yine de onların bu sürpriz birlikteliği garipti. Yıllardır tanıdığım Kim Taehyung, önceliği her zaman sağlığına vermesine rağmen bu sefer işine vermeyi tercih etmişti. Yaralarının iyileşmesini beklememişti, eve gelip bir duş almaktansa polisle görüşmeyi seçmişti. Belki yaşadıklarının travmatik etkisindendi, kendini daha meşgul etmeye odaklanmış gibiydi. Kafasında tonla düşünce vardı, nasıl idare edeceğini bilemiyor gibiydi.

Kapının açıldığını belirten klik sesiyle yerimden sıçradım ve koşa koşa, gelen Taehyung'un yanına gittim. Üzerindeki takımı söküp atarcasına çıkarırken her köşesinde varolan yara izlerine baktım. Berbat görünüyordu. "Bana bakma." Dedi soğuk bir sesle. Şimdiden Yoongi'nin yansımasını evde görür gibiydim. Acaba hep mi böyleydi? "Boşalmam lazım ve uzun sürecek gibi."

"B-boşalmak mı? Ne diyorsun sen?" Banyoya kadar takip ettim onu. Üzerinde bir parça bile kıyafet kalmadığında baştan aşağı inceledim. Net bir şiddet izi yoktu, hatta tenine özenilmiş gibi görünüyordu. Olabildiğince az yaralarla süslenmişti, onlar da kesikleri andırıyordu. Taehyung kaçmaya çalışırken olmuş olabilirdi belki. O adamların Yoongi'nin değerlisine zarar vermeye götlerinin olduğunu sanmıyordum. Taşlar tam anlamıyla yerine oturmuyorsa bunun asıl sebebi öz kardeşi gibi gördüğü Jungkook'u bile bayıltabilecek olan gaddar Min Yoongi'ydi.

"O şerefsizler penisime bir şey soktu. Günlerce öyle becerildiğini düşün. Vücudum otomatik olarak boşalamıyor ve bu canımı yakıyor." Duşu açmış, sıcak suyun altına kendisini attıktan sonra inlemişti. Gerçekten çaresiz görünüyordu.

"Yoongi'den yardım istesene. Gerçi tecavüze uğradığını bile anlatmamışsın." Göz devirerek kollarımı göğsümde kavuşturduğumda yüksek sesle inlemesiyle tekrar dik duruşuma büründüm. Dizleri üzerine çökmüştü, gözleri kapalıydı. Az önceki söylediklerim onu üzüyor muydu, sadece gerçeklerden bahsetmeme rağmen?

"Siktir." Diye fısıldadı. Sesindeki acı tonla kalbim parçalanmıştı. "Yoongi deme bana."

"Sevgilin diye dedim. Adını ağzıma almak, benim de çok hoşuma gitmiyor yoksa." Göz devirdim.

Bedeni bu sefer de banyonun fayanslarına yaslandı. Elleri arasındaki organı şişmişti. Onu bu halde izlediğim için utandım kendimden. "Canım yanıyor." Dedi usulca. "Çok yanıyor." Başını fayanslara yasladığında kumral teninin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Dudağımı ısırdım. Bu tür krizlerde ne yapmam gerekiyordu ki?

"S-seni yalnız mı bırakayım? İstersen gerçekten arayabilirim. Senin için benimle konuşur herhalde."

"Kim?" Diye inledi. Aklı bile başında değil miydi? Bunca şeyi bu yüzden mi ertelemişti acaba?

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin