~Min Yoongi~
"YAVAŞ SÜR ŞUNU!"
"SEN BANA EMİR VEREMEZSİN!"
"BAL GİBİ DE VERİRİM! BİR DAKİKA OLSUN SAKİNCE OTURAMAZ MISIN SEN!?"
"BANA EN BAŞINDA ANLATMALIYDIN!" ani frenle ışıklarda durduğumda öfkeden kızarmış kulaklarına baktım. Dün gece ona beslediğim açlığı hatırlamak ve şu anki ifadesiyle birleştirmek hazla dolduruyordu beni. "O HERİFİ ÖPTÜĞÜNÜ SÖYLEMELİYDİN!" Yine de... her zaman olduğu gibi öfkem yine ağır basmayı tercih etmişti.
"BİR KEZ DAHA KITAYI BİRBİRİNE KAT DİYE Mİ?" Tekrar gaza bastığımda koltuğa sinmiş, gözlerini sımsıkı kapatmıştı. "ÖLMEK İÇİN GENCİM BEN!"
"Benimle ölmeni istesem böyle korkak mı davranacaksın?" Sırıttım. Avcumun içi kaşınırken gözüm dönmüş haldeydi. Onu sadece sırtüstü yere sermemle yetindiğim için dua etmeliydi.
Kemerini çözdü, koltuğun ucuna oturup kollarını göğsünde kavuşturdu. "Davranmayacağım." Dedi kendinden emin bir tavırla. Buna inanırım mı sanıyordu?
"Benin için ölüyorsun ama ufacık bir kıskançlık krizinde hemen başkalarının dudaklarına mı asılıyorsun!?"
"ŞU SİKTİĞİMİN ARABASINI SAĞA ÇEK!"
Nedenini bilmiyordum ama sözüne uydum. Sağa çektim ve dikkatle ona baktım. "Ne!? Ne istiyorsun!?" Sesimi bir tık da olsa yükseltmemi sorun etmemesini garipsedim. Belki de bana gerçek anlamda alışmıştı.
"Yarım bıraktığın işini devam ettirmeni. Senin devam ettirme durumuna göre ben de sana her şeyi anlatacağım, tamam mı?"
"Sana neden güveneyim!?" Aklı fikri sekse mi çalışırdı bunun?
"Çünkü sen bu aşk için kendinden vazgeçtin. Ben de bu aşka layık olmaya çalışıyorum." Arabadan inip arkaya geçmeden hemen önce ben de arkasından indim ve beline sarılarak arabayla arama aldım. Aramızda santimetreler varken gözleri şehvetle bakıyordu. "Aşkını istiyorum." Diye fısıldadım. Namjoon denen herifi sikeyim, ben onu istiyordum.
Dudaklarını ufak da olsa öpmeye başladığımda bedenini bana bastırmış, kollarını boynuma sararak beni kendisine çekmişti. Etrafımızdan geçen arabaları yarattığı hava akışıyla ikimizin saçları birbirine dolanırken tek yaptığım zevk almak ve zevk aldığından emin olmaktı. Elimi, beyaz gömleğinin altından ince beline gönderdiğimde inleyerek alt dudağımı dişlemişti. Ağırlığını tamamen arabaya bırakmış ve yarı baygın bir ifadeyle izlemişti beni. "Namjoon'u öperken uzun uzun pratik yapmış olmalısın." Belindeki küçük bir parçayı sıkıştırdığımda inledi.
"O konuyu o kadar yanlış yorumluyorsun ki..." gömleğimin düğmelerine davrandığında onu arka koltuğa ittim ve üzerinde köprü kurdum.
"Söyle o zaman." Şaşkın bakışları beni izlerken kalbim küt küt atıyordu. Belki de bilinçaltım haklıydı. Her gün tattığım zehirlerin en tatlı ve tehlikeli olanı Kim Taehyung'tu. "Neydi o olay?"
Utançla kızarmış yüzünü çevirdiğinde sırıttım. Üzerindeki gömleği tek hamlede çıkarıp atarken kusursuz tenine baktım. İnanılması güçtü ama bu adam, gerçek anlamda eşsizdi. Omzuna ıslak öpücükler bıraktığımda sessizce inlemiş ama keyifle kıkırdamıştı. "Anlatamam sana. Ama hyung dediğim kişi Namjoon değildi."
"Ah, listeyi genişletiyorsun yani?" Acımasızca göğüs ucunu ısırdığımda zevkle karışık bir inleme doldurdu arabanın içini. Kızarmış sağ yanağını okşayan ılık sıvıya baktım. Dilimi göğüs ucunda gezdirdikçe hızlanıyor ve yüzüne memnuniyet kaynayan bir gülüş yerleştiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...