Bölüm 163

29 8 28
                                    

~Min Yoongi~

"Bu aptal bara gelip gelip duruyoruz. Başka yer bilmez misin sen!?" Saldırgan tavırlarım ve sivri dilim her ne kadar günden güne acımasızlığını arttırarak ortaya koysa da o bana aldırmamayı en ince detayına kadar öğreniyordu. Bileğimden tutmuş, yakın arkadaşı gibi beni içeri çekmeye başlamıştı. Bugün onun izin günüydü ve mahvetmeye de hiç niyetim yoktu.

"Burası çok güzel, inan bana, seveceksin!"

Sevmeyeceğime adım kadar emindim. Yıllar geçmesine rağmen henüz birisiyle yatamayacak kadar çökmüş haldeydim. Bu yeni toparlanma döneminde Doğu Asya ülkelerini emrimde çalışmaya ikna ederken harcadığım efor ve zaman o kadar fazlaydı ki inanasım gelmiyordu. "Her santimini ezbere bildiğim bir mekanın nesini seveceğim daha?" Burada iğnelemeye çalıştığım kısım, daha çok zaman kalıpları olsa da onun umursadığını sanmıyordum. Bangır bangır çalan canlı müziğin hakim olduğu bu cehennemde bar taburelerinden birisine oturmuştum bile.

"Merhaba, beyler." Karşımıza geçmiş koyu kahve saçlı barmene şöyle bir baktıktan sonra her zamanki gibi arkamı dönüyordum ki Jin'in çoktan andan koptuğunu belli eden uyaran bakışları yüzünden tekrar masaya dönmem gerekmişti. "Zor bir gündü, ha? Cin vereyim..."

"İçmem."

Arkasını dönmüş giden barmenin koyu kahve irisleri yine üzerime yoğunlaşırken adımları da yumuşak bir edayla geri gelmişti. Normalden koyu teni bile incelenmeye değer görünüyordu şimdi. "Ya... çok daha zor bir gün, demek.. sek likör?"

"İçmem."

Kolları göğüs hizasında kavuşarak masaya yaslandığında aramızda santimetreler kalmıştı. "Çok gerginsin, seni başka ne rahatlatır, inan bilmiyorum..." düşünür gibi bakışlarını tavana dikti. "Tekila. Son şansın."

Ona doğru eğildim, kokusu ve sıcak bedeni cezbediciydi. Uzun zamandır biriyle olmadığım için libidomun ayaklanacak vakti bulduğunu gösteriyor gibi hissetsem de hemen kendime engel olmuştum. "Buradan çıkarken ne içiyorsun?"

"Ben içki tüketmem. İş ahlakıma tamamen ters."

"İki tekila, bir bira o zaman."

"Sana iyi geleceğini söylemiştim. Nihayet lafıma geldin." Arkasını dönüp uzaklaşırken yüzünde gerçekten memnun bir ifade vardı. Jin, hala sahnedeki grubu izkerken mest olmuş görünüyordu ve açıkçası onu yargılayamıyordum da. Kalbim küt küt atıyor, bunun sebebini de çözemiyordum. Annemin ölümü ve babamın evi terk edişinin ardından ortaya çıkmış bir tür travma tepkisi olabilirdi fakat açık konuşmak gerekirse bu palavralarla uğraşacak bir dakikam bile yoktu.

İki küçük kadeh ve bir şişe önümüze bırakılırken gözlerim yine o barmeni baştan aşağı süzmüştü. "İş ahlakını bir kenara atıp benimle bu zor gün adına kadeh kaldırır mısın?"

Gözleri en başta endişeyle etrafını süzse de tekrar bana odaklanması için gözleri önünde şıklatmıştım parmağımı. "Hadi ama... bir kadehten kim ölmüş?"

İkna olmuş gibi göründü, yine de yüzündeki o ciddiyetsiz ifade yok olmamıştı. "Sanırım öyle.. sadece sizin için."

Kadehleri kaldırıp havada tokuştururken Jin de dönmüş fakat bu anı bozmamak adına sessizliğini sürdürerek şişesine uzanmıştı. Barmenle ikimiz, kadehleri başımıza dikerken onun şimdiden alkolün tadıyla değişmiş yüz ifadelerini incelemek eğlenceli gelmişti. "Benim için bunu içtiğine inanamıyorum. Buraya gelip de seninle içmek isteyen herkese yapıyor musun bunu?"

"Hayır. Dedim ya, iş ahlakıma çok ters ama sizin bu gergin-" kaşları çatıldı, alnını ovuşturmaya başladı. "Çok sert yapmışım."

"Önemli değil, alışığımdır." Dirseğimi masaya koyup yüzümü de elime yasladıktan sonra dik bakışlarımı üzerinde tutmaya devam ettim. Alkolü, uzun zamandır kullanmayan Jin dışında etkilerini gördüğüm kimse olmamıştı. Etrafa kusan ve savsaklayanlar hep vardı fakat bu ilk etkiler, gerçekten de etkileyiciymiş meğerse.

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin