Bölüm 49

95 17 33
                                    

~Min Yoongi~

Bacağımı gerginlikle salladım, karşımdaki beyaz tahta bana ilk defa bu kadar az şey sunuyor gibi hissediyordum. Zemine uzandım, aklımı kurcalayan konular üzerine uzun uzadıya düşünmeye karar verdim.

Kim Taehyung'la beraber geçirdiğim aylar sonucunda ona adam akıllı bir evlenme teklifi etmem gerektiği aşikardı ama nelerden hoşlanırdı, sade birisi miydi yoksa şıklığa mı değer verirdi? İkisini bir arada sunmam onu gerer miydi, mutlu mu ederdi? İç geçirdim. Onun hakkında sevdiğim çok şey vardı. İçimde bir yerde susmak bilmeyen bir ses; sürekli yanında olmam gerektiğini, bir dakika ayrı kalırsak tanrının bu vefasızlığımı onun gözlerim önündeki ölümüyle bana ödeteceğini söylüyordu. Babam yüzünden iyiden iyiye paranoyak olmuştum. Aşk, benim için anlamsız bir kelimeden ibaretken şimdi olan bu şey neydi? Bedenime olan mutlak hakimiyetimi bozan bu herifi seviyordum ve neden her dakika yanımda değildi ki?

Aptal alerjisi...

Ayağa kalktım, odadan çıkıp arşive kadar merdivenleri kullanmayı seçtim. Olur da bina yıkılırsa hala arşivlerin ortaya çıkamıyor olması için bodrum katta bir yere yerleştirmiştik. Başında da Jin'in güvendiği adamlardan birisi duruyordu ve giren çıkan listesini titizlikle tutuyordu. Ellerimi cebime soktum, kimliğimi çıkardım. Sadece şirket içinde bu aptal karta ihtiyacımın olması garipti belki ama o arşivlere bir yabancının girmesi gerçekten büyük bir riskti. Alamayacağımız kadar büyük bir risk...

Sonunda tepesinden ağır adımlarla indiğim gökdelenin -5. Katında bulunan arşiv katına ulaşmıştım. Demir kapının şifresini girdim ve içeride, merakla beni süzen yaşlı adama baktım. "Min Yoongi." Kimliğimi uzattığım anda eline aldı, evirip çevirerek inceledikten sonra yarım saat sürecek doğrulama sürecini başlatmış olmuştu. Kimliğimde, devletin gördüklerinin aksine daha farklı bir yapı kurmak için iyice uğraşılmıştı. Sadece bu adamın görebileceği birkaç ufak detay sayesinde bilgilerimiz de güvende olmuş oluyordu.

"Buraya sık gelmezdiniz." Adam, kimliği taratmak üzere koyduğu makinenin işini yapmasını beklerken aramızdaki soğuk atmosferi dağıtmaya çalışmıştı.

"Gelmemin sakıncası mı var?" Başımı duvara yaslamış hala onu düşünüyordum. Ya birazdan telefonum çalar da öldüğünü söylerlerse? Ne yapmalıydım?

"Hayır." Adamın ciddi sesiyle tekrar döndüm gerçekliğe. Özellikle şu son birkaç aydır diken üzerindeydim, bu da odaklanma seviyemi fena halde etkiliyordu. "Sadece bizzat sizin gelmenizi gerektirecek nasıl bir dosya aradığınızı merak ediyordum." Kimliği çıkardı, masanın üzerine bıraktı ve dikkatle karşısına çıkan raporu okumaya başladı.

"Fazla merak, başa beladır." Bakışları bana döndüğünde yan yan baktım ona. Bir süre onu bu korkunç atmosferde boğmaktan çekinmedim. Nefesleri düzensizleşirken kaşlarımı hafifçe kaldırdım. "Öyle derler, bilir misin?"

"Kusura bakmayın." Sonunda girmeme izin verdiğinde kimliğimi aldım, cebime sokarken etrafı inceledim. Tüm dosyalar özenle dolaplara yerleştirilmiş ve kapakları kapatılarak kilitlenmişti. Şifreli ve anahtarlı olarak çift şifrenin bulunduğu dolapların yanından geçip en köşede kalmış kendi dolabıma ilerledim. Şifre, parmak izi, anahtar... akla gelip gelebilecek tüm önlemlerin alındığı babamın dolabının aksine benimki biraz daha basit kabul edilebilirdi.

Tüm aşamaları geçip dolabın kapağını açtığımda önümde bulunan dosyalara tek tek baktım. Annemin, benim, Jin'in ve onun ailesinin, Jungkook'un ve onun ailesinin, Jimin'in ve onun ailesinin... en sonunda kendime ait dosyanın hemen yanında bulunan Taehyung'un dosyasını aldım. Benim için özeldi, o yüzden tıpkı diğer aile üyelerim gibi onun bilgilerini de ayrı bir dosyada tutuyordum.

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin