~Min Byeol
Tanrım, lütfen koyulaşsın...
İkinci çizgiyi beklerken sabırsızdım. Daha yeni yeni toparlanıyorken aksayan regl dönemim -ki bu ayırt edici bir özellik de değildi fakat gördüğüm en ufak ışığa sarılmaya ant içmiştim- yüzünden gizlice almak için adeta götümü yırttığım hamilelik testiyle uzun süredir bakışıyorduk. Bugün hastane için gireceğim duruşmadan önce bu atılımı yapmazsam bir daha yapamayacağımı biliyordum fakat aptal aklımla çekmeceden bir tane bile testi yanıma almayı akıl edememiştim.
Çubuk yavaş yavaş koyulaşırken titrek bir nefes aldım. Jaesung'un haberi olursa bebeğimizle beraber beni de kesinlikle öldürürdü bu sefer. Biliyordum ki bizim iyiliğimiz için reddediyordu ama ona varis vermek istiyordum, ondan bir parçayı dünyaya getirmek ve onunla ilgilenmek istiyordum. Tüm bu çabalarımızın boşa gitmesine göz yumamazdım ve ayrıca bir çocuğumuz olursa yumuşayacağını sanıyordum. Bu şekilde giderse Kore'de, Kore'ye dair hiçbir şey kalmayacaktı. Şimdiden yöneticileri tehdit etmeye başlamış, onların ailelerine acımasız işkencelerini sunmaktan geri durmamıştı.
Kaç kez düşük yaptığımı bir ben bir tanrı biliyordu. Bebeklerim bana tutunmak için çaba sarf ediyor, her seferinde de varolduklarını ispatlamak istercesine ikinci çizgiyi koyulaştırıyorlardı.
Hızlıca kapıyı açtığım da gülüşerek telefonlarına bakan korumalar aniden dikeldi, ciddi bir ifadeye büründüler. Birisi Yootae'ydi, hemen hemen her anımda dibimdeydi. Bu yüzden bana yaklaştı ve endişeyle baktı. "Bayan Min, iyi olduğunuza emin misiniz? Sabahki bulantılarınız için de ilaç getirdik." Yutkundum, öğrenmemeleri için düzgünce rol kesmem gerekiyordu. Gerekirse kaçardım. Aşkımı kalbime gömer ve yetişkin bir birey olana kadar saklardım yavrumuzu. Ne çıkardı? Sonrasında ona varisini verdiğimde tıpkı eskisi gibi huzurla uyuyacak birkaç saati bulabilirdi rahatlıkla.
"Sadece fazla stresliyim." Bu daha makul bir yalandı, ne de olsa sıradaki dava oldukça ciddiydi. "Lütfen yardımcı olun, tüm dosyalarım arabada kalmış olmalı. Getirmem gerektiği tamamen aklımdan çıkmış. Onlarsız bu davaya giremem." Aslında pek de rahat girerdim, bu yüzden arabadalardı.
Yine de sözümden çıkamazlardı, Jaesung onları o şekilde yetiştirmişti. Sorgulamadan indiler ve ben de duruşma salonuna geçtim. Min ailesinin tek avukatıydım ve elbette Min ailesi de benim tek müvekkilimdi. Vakit kaybedip de isimlerine leke sürülmesine izin veremezdim.
Dava sonuçlanır sonuçlanmaz güneş gözlüklerimi takarak uzaklaştım oradan. Kalabalığın içinde yok olmak için her şeyi yapmıştım. Cübbemi karşı tarafın avukatına emanet ettim, onu yaksa da umrumda değildi. Uzunca bir süre avukatlık yapmayacağım kesindi.
Dışarıya özenle park edilmiş arabalardan birisine rastgele bindim, çalıştırmak için düğmesine basarak sürmeye başladığımda soğuk esinti tüm bedenimi okşuyordu. Eğer test bana yalan söylemiyorsa bunu yapmak zorundaydım. Beni anlardı, değil mi? En sonunda ikimiz de mutlu olacaksak bu ayrılık karşısında sert bir duruş sergilemezdi.
1 saatlik anlamsız yorucu yolculuğun ardından Jaesung'un hareketleri artık somut bir şekilde görünür olmuştu. Radyodaki haberlerde ismimi söylüyorlar, bulanın mükafatlandırılacağını haykırıyorlardı. Kendimi bir av gibi hissetsem de durmamaya kararlıydım fakat ülkenin ve şehrin tüm giriş çıkışları polislerle kapatılmış, her aracın içi özenle aranıyor ve kimlik kontrolleri yapılıyordu. Buradan paçayı kurtararak geçmem neredeyse imkansızdı.
Trafik fena halde tıkanmıştı, arabalar ne ileri gidebiliyor ne de geldikleri gibi geri dönebiliyorlardı. Bu da bu arabayla olan yolculuğumun burada son bulması demekti. Eşyalarımı hızlıca toplayıp arabayı orada bıraktım ve koşarak ara sokaklardan birisine kendimi attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...