~Jung Hoseok~
Bedenimin her bir santimi, beynime aynı sinyali gönderiyordu: acı.
Gözlerimi açmış olsam da henüz hareket edecek cesareti edinememiştim. Göğsünde uyuyakaldığım ve dövülmekten edindiğim yarı sarhoş halimin verdiği cesaretle seviştiğim adam, gözlerimin önünde huzurla uyuyordu. Bedeni sakince aldığı nefeslerini sonucunda inip kalkıyor; dağınık, açık kahve saçlarını aydınlatan kırık güneş ışığıyla tanrıyı andırıyordu.
Ona aşık olmak büyük bir hataydı ve en kötüsü de bu hataya ne zaman düştüğümü bile bilmiyordum.
Çıplak göğsü, çıplak bacakları, çıplak göğsüm, çıplak bacaklarım... birbirine temas eder haldeyken oldukça ateşli hissettiriyor olsa da benimle sadece bilgi alışverişi yapmak amacıyla yattığını biliyordum. Dün gece dudaklarımızın kavuştuğu o ilk saniyeden itibaren sadece dudaklarımı oynatarak söylediğim sözcükleri anlamış olmasına duyduğum hayranlık bir yana, seksin en sert hamlelerinde bile sunduğu yumuşaklık delirtici derecede ruhuma dokunmuştu. Zevk ve acıyla karışık ağlamaklarımın arasında beni ustaca kontrol etmişti. Utanmasam sevgilisi olduğunu ve bu yüzden bu kadar iyi olduğunu düşünecektim.
Fakat herkes bilirdi; Min ailesi, her şey gibi seks hayatının düzenine de son derece önem verirdi
Yavaşça doğruldum, bedenimin her köşesini çevrelemiş sargıları çıkarıp çıkarmamakta kararsızken perdenin ardından içeriye dolan güneş ışığına baktım. Umut var, der gibiydi sanki. Hala yaşadığım, hala yaşattığı bir evrende ben de hayattaydım. Oysa dün gece her şeyi harfi harfine anlatmıştım. Belli ki Bay Min, gerçekten korkağın teki olduğumu düşünüyordu.
Ama bilmiyordu ki ben, Yoongi'ye ettiğim sadakat yemininin sonuna kadar arkasındaydım.
"Sabit dur, yaraların açılacak." Şaşkınlıkla ona dönerken çoktan doğrulduğunu, kısık ve şişmiş gözlerle beni incelediğini fark etmiştim. Ne bekliyordum ki? Bir ajan kadar hassas yetiştirilmiş birisinin yanından sessizce kalkıp gidebileceğimi mi sanıyordum gerçekten?
Sargılarımı inceledi, birkaçını değiştirirken tıpkı dün geceki kadar nazikti. Bedenimin hiçbir köşesi, onun dokunuşlarından rahatsız değildi. Hissettiğim acıyı bir anda sevgiye dönüştürüyor, ona tapma isteğimi tetikliyordu. "Uyandırmak istememiştim." Diyebildim sonunda. Dün geceden sonra böylesine normal devam edebilecek miydi? Ben hala resmi olarak Namjoon'la çıkıyordum, o da bu tür duygulara zamanı olmadığını söyleyen bir aseksüeldi ama yine de bizim için bir ışık olabilir miydi?
"Uyandırmadın, uyanmıştım zaten." Yalan söylediğini biliyordum ama benim kötü hissetmeme sebep olabilecek her gerçeği saklaması, bir arkadaştan öte nezaketi o kadar karıştırıyordu ki kafamı...
"Banyo yapmak istiyordum aslında." Dudaklarımı birbirine bastırdım, tüm bu mızmızlanmalarıma daha fazla dayanamayacağını biliyordum. Yine de yaralarımın durumunu en iyi o biliyorken ne yapmam gerektiğine tek başıma karar veremezdim, değil mi?
"Küvete yatabilecek misin?" Ayağa kalktı, karşıma geçti ve çenemi nazikçe kavrarken yüzümün her bir santimini incelemeye koyuldu. "Yaralarını daha beter etmek istemiyorum."
"Yatabilirim, sorun değil." Ayağa kalktığımda aramızda santimler vardı, her ne kadar bedenimiz sürtünmüyor, dokunmuyor olsa da alt taraflardaki hareketlilik yüzünden çoktan ikimiz de erekte olmuştuk. Birbirlerine çarpan cinsel organlarımız, beni yalnızca tedirgin ediyordu. "Tek başıma hallederim." Yutkundum, aslında sadece gerçeklerden kaçıyordum.
"Merak etme, mastürbasyonunu da ben yaptırmayacağım." Alayla gülerek banyoya ilerlediğinde tüm kanın yanaklarıma akın ettiğini hissettim. Bahsettiğim şey o bile değilken nasıl konuyu çekebilirdi!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
ФанфикBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...