Bölüm 44

115 21 17
                                    

~Kim Taehyung~

"Kim Taehyung." Seslenilmesiyle irkildim. Akşam yemeği saati çoktan geçmişti ve hala gelen giden yoktu. Hoseok arkama geçti ve omuzlarımı ovarken benimle beraber pencereden dışarı baktı, gözleri çok dalgın ve yorgun görünüyordu. "Bir şeyler ye. Burada boş boş oturmanın kimseye faydası yok."

"Geleceğini söyledi." Dedim usulca. O da iç geçirmiş, böyle bir tepki beklemesine rağmen almamayı dilemiş gibi görünüyordu. "O gelene kadar yemeyeceğim. Geciktirmezdi hiç. Hastanede bir şey mi oldu acaba?"

"Ne olabilir ki?" Saçlarımı düzeltti, omuzlarıma masaj yapmaya devam etti. "İşi çıkmış olmalı."

"Ne işi çıkabilir ki?" İçten içe ısırdım dudağımı. Yoksa gerçekten gelmeyecek miydi? Geleceğini söylemesine rağmen neden gecikmişti? Ya hiç gelmezse.. yine bu koca yerde yalnız kalırsam? Sonsuza kadar beklerdim onu ama ya hiç gelmezse?

"Bilemiyorum." İç geçirerek çekilirken beni de çekti saatlerdir oturduğum koltuktan ve masaya kadar sürükledi. "Bekleme daha fazla. Belki öğün atlar. Senin sağlıklı olman lazım."

"Neden?" Onun benim sağlığıma neden bu kadar takıntılı olduğunu merak etmiştim. Daha önce de böyle miydi acaba?

Hoseok yakalanmış gibi bir edayla duraksasa da "Ölmemen için." Dedi gülerek. Yemeğimi yememi beklediği için iç geçirdim ve çubuklara uzandım ama o yokken bir lokma olsun yemek istemiyordum.

Kapı açıldığında bıkkın bıkkın çevirdim bakışlarımı. Yarım saati aşkın süredir bakıştığım yemekten bakışlarımı çekmeme sebep olan kişi Jin'di, dikkatle bizi izlemişti. "Henüz gelmedi." Dedi usulca, sanki bana söylüyor gibiydi ve çok beklemeden devam etti. "Başlamamanız gerekirdi."

"Öğünü geçirirse öldürür beni." Dedi Hoseok da. Jin yanına gelmiş, oturmuş ve bana bakmıştı sert gözlerle. Onu umursamadan yemeğime odaklanıyorken kapı tekrar açıldı ve birisi yanıma oturdu. Ters ters bir de ona bakacakken çenemi kavradı ve beni kendisine çekip derin bir öpücük sundu.

Dudağının dudaklarım üzerindeki hissinin yanı sıra acı sigara tadı tarafından boğulduğumu hissediyodum. Jin ve Hoseok sessizce odadan ayrılmışlardı ve kapı tekrar kapanır kapanmaz beni öpen adamın kucağına çekilmiştim. Bacakları üzerinde, onun az önce öptüğüm dudaklarının nemli ve kızarık hallerini izlemek hoştu. Gözleri deli deli bakarken yanakları soğuktan pembeleşmişti. "Bensiz başlamışsın." Dedi usulca.

İnce parmakları saçlarım arasında gezerken gözlerimi kapattım ve başımı omzuna yaslayıp usulca fısıldadım. "Sen gelmeyince Hoseok yememi söyledi." Gülümsemesi yüzüne o kadar yakışıyordu ki hep görebilmek için her şeyimi verirdim.

"Yedin mi peki?" Tabağıma bakmasına rağmen sormuştu. Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda baş parmağıyla dudağımın üstünü okşamış, uzun uzun izlemişti beni. Hastanede ne haltlar dönmüştü, kim bilir?

"Yemedim."

Dudaklarımı okşayan parmağı geri çekildi ve yerini yine o acı dudakları aldı, çekilmeden fısıldadı. "Aferin sana."

Hissettiğim nefesi, burnuma dolan kokusu ve kibar baskıları yüzünden vücudum elektrikleniyordu. Sessizce inlediğimde bedenimi saran kolları da kasıldı. Uzun öpücüğümüze ara verdiğimizde hala gözlerimi aralayacak gücü bulamıyordum kendimde. O da bunu fırsat bilmiş, bedenimi ve yanaklarımı okşuyordu. "Gel de sana Japche yapayım. İlk yediğin gün mutlu görünmüyordun gerçi... kötü bir aşçı da sayılmam aslında."

Gülerek kucağından kalktığımda ayakta duracak hali zor buldum kendimde. Beni etkisi altına aldığı her seferinde güçten kesilmek, onunla vakit geçirmek hoştu. "Zaten yemek yapmışlar, neden yenisi için uğraşasın ki?"

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin