Bölüm 5

213 26 33
                                    

~Kim Taehyung~

Haftalar geçti. Toplantılar da arkası kesilmeden devam etti. Beni zayıf düşürmeye, ikna etmeye çalıştıkları besbelli ortadaydı ama her toplantı çıkışında gördüğüm o yalvaran gözlere kötü haber verme fikri bile boğazıma bir yumru oturtuyor, nefesimi daraltıyordu.

Yaramın üzerini her sabah makyajla uzun uzun kapatmakla uğraşıyor, harcadığım her fazla dakika için küfürler yağdırmayı eksik etmiyordum. Beni ayna karşısında oyalanıyor gibi gören Jimin de bu küfür merasimine katılmaktan geri kalmıyor, elinden geldiğince bana yardım etmeye çalışıyordu. "Neyseki Jungkook bir bit yeniği olduğunu anladı. O psikopatın sana başka ne yapacağı belli mi olurdu?" Diyodu genelde. Sevgilisine olan bağlılığı hoşuma gidiyordu ama üstlerine gölge gibi çöken bu Yoongi sorununun acilen çözümleri gerekiyodu. O psikopatın ne yapacağı belli olmazdı, Jimin bu konuda sonuna kadar haklıydı.

"Bugün bitsin istiyorum." Diye itiraf ettim. Aynadaki bezmiş ifademi inceledim. Dernek için çok toplantıya katılmış, çok bilgilendirme konferansı yapmıştım ama bu, içlerinde en yorucu ve uzun sürmüş olanıydı. "Bugün bu toplantı bitsin, kendime uzun bir tatil vereceğim. Birkaç hafta kendime gelemeyecek kadar içmek istiyorum."

Jimin gülerek pudrayı yüzüme sürmeye devam etti. "Sana eşlik edeceğimden emin olabilirsin. Al bu işi, Taehyung! Sana inanıyorum!" Saçlarımı düzelttikten sonra bir adım geri çekilip baştan aşağı süzmüştü beni. İki elinin de baş parmaklarını kaldırarak bana gösterdiğinde yüzünde aptal bir gülümseme vardı. Jungkook gerçekten de onun hayatını güzelleştiriyordu. Sırf bu yüzden onun abisi olacak adamı bir kereliğine affedebilirdim.

Dosyalarımı hazırlarken derin bir nefes aldım. "Akşama planınız var mı?"

"Henüz yok. Jungkook şu sıralar çok meşgul, biliyorsun ya." Saçlarını öfkeyle savurdu. Sevdiği insana yakın olmak istiyordu, bir saatliğine de olsa gerçekten onu görmek istiyordu. Anlayabiliyordum fakat elimden gelen hiçbir şey yoktu. İkisi, zaten bu durum konusunda, daha ilişkilerinin en başında uzlaşmaya varmışlardı ama Jimin duygusaldı. Muhtemelen deli gibi özlüyordu onu. "Senin var mı?"

"Gurur meselesine dönüşmüş toplantıyı lehime bitirirsem içmeye gideceğim?" Zaten bildiği şeyi hatırlatmak istercesine konuşmuştum, sorar gibi bir ton kullanarak. Gülerek eşyalarımı toplamaya devam ederken kısılan gözlerimin etrafında katlanan deri, şakaklarımın yakınındaki yarayı rahatsız etmişti.

"O zaman benim de planım var, demektir." Tembel adımlarla odadan çıkarken peşine takıldım. Yarım saat kadar erken gitmek ve bu olumsuz sonuçların beni yıldırmadığını göstermek istiyordum. Uyguladığım bu taktik, çoğu parti üyesini ikna ederken birkaçında da hırs yaratmıştı fakat onların bu anlamsız hırsını kırmanın kolay olmayacağını biliyordum. Zaman ve kelimeler. Bana tek gerekenler bunlardı.

"Akşam görüşürüz, Jimin." El sallayarak kendimi evin dışına attım. Bu toplantıya beni götümek üzere atanmış araç hazırdı, her zamanki gibi. Vakit kaybetmek istemeden bindim ve o uzun binaya varana kadar son kez dosyalarımdaki küçik notları gözden geçirdim.

Binayı sarmış kalabalık beni şaşırtmamıştı. Onlar da bu baskıyı arttırmak için her gün inatla geliyorlardı. Bu konuda onlara minnettar olmadığımı söylesem yalan olurdu. O kadar iyilerdi ki... iyi ki varlardı. İnsan, arkasında böyle bir kalabalığı gördüğünde daha hevesli oluveriyordu. Böylesine büyük bir güvenle toplantı salonuna girmek, üzerinde adımın yazılı olduğu masaya oturmak ve diğerlerinin de gelmesini beklemek, anlatılamayacak kadar eşsiz duygulardı benim için.

Toplantının sonlarına doğru irademin kırılmaya başladığını hissediyor gibiydim. Neredeyse bıraksalar bu sıcak kahve rengindeki masanın üzerine uyuyakalacaktım. Kendimi ayık tutmak için konuşulan konuya adapte olmaya çalıştım, dosyaları karıştırdım, notlar almaya çalıştım fakat hepsi boşunaydı. Bu derin kavga ortamında ayakta kalabilmek içi benim de bağırıp çağırmam, yumruğumu masama vurmam gerekiyordu.

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin