Bölüm 21

128 22 27
                                    

~Min Yoongi~

Koltuğa yerleştiğimde hemen yanıma gelen Jin'e baktım. Bana tableti uzatmış, planı anlatıyordu fakat daha kaç kez üzerinden geçmemiz gerektiğini kestiremiyordum. Biliyordum ki gergindi, yine tek bir silahla koca bir ordunun önüne atlamak istemiyordu besbelli. Yine de ona göre yetiştirilmişti, sıyrık bile alamayacağına emindim. Onunsa bu kadar korkak davranması beni geriyor, hislerimi köreltiyordu. "Yeter." Dedim çayıma uzanırken. Çoktan kalkmış uçağın içinde bu konuyu konuşmaktan bezmiş haldeydim. "Neden bu kadar endişelisin? Bizi öldürecek değiller."

"Neden bu kadar rahatsın? Sevgilinin kaçırılmasına göz yummuş zayıf bir mafya sıfatında değilmişsin gibi..." göz devirerek tableti yanındaki koltuğa fırlatırcasına bıraktı ve arkasına yaslanarak bacağını ötekinin üzerine attı.

"Bize bir şey yapmayacaklar." Diye yineledim, ses tonumdan taviz vermeden. "Seni korurum, bu kadar korkuyorsan."

"Hala anlamıyorum, aslında." Dedi iç geçirirken. "O herifi neden öldürmedin?" Durumdan memnun olmadığıyla ilgili kaçıncı kez konuştuğumu saymayı bırakmıştım.

Yine de ona, içini dökmesi için alan tanıdım. "Taehyung'u mu diyorsun?"

"Bakıyorum da ismiyle de hitap eder olmuşsun."

"Jungkook'un ilişkisini zedelerdi. Yakın zamanda evlilik telifinde bulunacak birisine daha anlayışlı yaklaşmamız lazımdı." Parmaklarımı kucağımda kavuşturdum ve işaret parmaklarım ona bakacak şekilde birbirine uçlarını yaslamıştım. "Kararlarıma saygın var sanıyordum."

"Saygım sonsuz." Teklemedi bile. "Yine de pek mantıklı görünmüyor. Uzun zamandır olmasından korktuğun şeye gözün kapalı atlıyorsun. Sence bu doğal mı?"

İç geçirdim, başını hemen çevirdi. Korktuğunu görebiliyordum. Beden dili ele vermese bile hızlanan kalp atışlarının çene kemiğinin altındaki tenini dışarı attırışının hızlandığını görebiliyordum. Belli ki zayıflamıştı yoksa bunu anlamama imkan yoktu. "Olmasından korktuğum mu yoksa olmasından çekindiğim mi?"

"İkisi de aynı şey! Şurada biz bizeyiz, Yoongi. Sen de biliyorsun ki alnının çatından bir anda vurulmasını uzun süre kaldıramazsın." Jin, gerçekten sözleri konusunda çok acımasız bir adamdı.

İç geçirdim, tekrar ve tekrar. Bu konu beni gerçekten baymıştı. "Taehyung'u kıskanıyorsan seve seve yerine geçebilirsin."

"Koruman olmak bile yeterince zor değilmiş gibi." Şakaklarını ovdu. "O Igor denen herifin bir varisi varmış, biliyor muydun?" Sonunda konuyu değiştirmek istemesinden memnun kalmıştım zira ben de özel hayatım hakkında sohbet etme merakında değildim.

"Saf demişlerdi." Fincanıma baktım. Yıllar önce sadece bir kez fotoğrafını gördüğüm birisiydi. "Igor onu çok da sevmiyordu, hatırlıyor musun?"

"Hatırlamıyorum!" Bir anda çıkışmasına karşı başımı fincanımdan yavaş yavaş kaldırdım. Onun öfke kaynayan gözlerini izlerken yorulduğumu hissetmiştim. "O piç herif hapse girince her şeyin düzeleceğine adım kadar emindim!"

"Şartları zorlama. O çocuğu ikna edersek Rusya elimize geçer. Uzun zamandır planımız da bu yöndeydi. Belki ortalığımızı bile kabul edebilir." Onu rahatlatmak için söylediğimi belli ki ikimiz de biliyorduk zira anlaşmaktan ziyade uyarı yapmak için oraya gideceğimiz konusunda en başında anlaşmıştık.

"Ya da öldürelim gitsin."

"Sözüm Rusya'da geçmiyor. Geçmesi için Igor'u kullanıyordum ama o da son damlayı taşırdı. Biraz daha mantıklı düşünmeye davet ediyorum seni." Bacağımı ötekinin üzerine atarken iç geçirdim. Korkaklık etmek dışında bir halt etmiyordu şu anda. Yaşlanmış mıydı?

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin