~Min Byeol~
Dün geceden beri peşimde pervaneye dönmüş adamın artık konuyu kapatmasını umarak kahvaltı için yemek odasına indiysem de yine koca bir hiçlikle karşılaşmış olmak beni derinden sarsmıştı. "Jungkook? Hyungların nerede?"
Jungkook esneyerek bana döndüğünde yüzünde koca bir tebessüm belirmişti. "Yoongi hyungumu uyuttular, Jin hyungum da ona göz kulak oluyor."
Kaşlarım çatıldı. Neden bahsettiği hakkında en ufak fikrim yoktu. Yoongi rahat bir uyku çekmekten acizken onu kim uyutabilirdi? Jaesung hepsinden muaf olduğunu söylerken nasıl böyle söyleyebilirlerdi. "Odasında mı?"
Jungkook başını aşağı yukarı sallarken sürekli beraber olduklarından mı bilmem, Jungkook'un bakışları bile Yoongi'ninkine benzer olmuştu. Daha fazla vakit kaybetmeden daha arkada kalan merdivenlere yönelip basamakları bir bir inmeye başladım. Her köşesi toz içinde olan bu yere Jaesung'un indiğine inanmak zor olsa da onun soğuk sesini işitmemle bu yanılgım son bulmuştu. "Hala uyanmadı mı?"
"Hayır, Bay Min." Seokjin'in sesi tedirgin gelse de olabildiğince bunu gizlemeye çalışıyordu. 20 yaşındaki bir genç için ikisi de oldukça güçlüydüler.
"Hiç mi uyanmadı?"
"Bir kez uyandı." Seokjin'in işaret parmağı havadayken genç çehresine dikkatle baktım. Sadece endişeliydi, her halinden anlaşılıyordu. Korku ya da hüzün yoktu, bu da kötü bir şey olmadığını kanıtlardı. "Doktorlarla onu yatağa bağlamak zorunda kaldık. Kendisine zarar vermeye çalıştı."
"İntihar mı etmeye çalıştı?" Jaesung da tedirgin olmuş gibiydi. "Ona bir şey olmasına izin verirseniz-"
"Hayır, efendim. İntihar gibi değildi. Açıklaması çok zor fakat Bayan Choi bunun gibi tepkileri küçükken de verdiğini söylemişti." İkisinin yanına gittiğimde Seokjin buruk bir yüz kasılmasıyla başını eğdi. "Merhaba Bayan Min."
"Byeol..." Jaesung bana dönerek ellerimi elleri arasına aldı, gözlerindeki bu derin hüzünden öyle etkileniyordum ki herhangi bir benzetme bile yeterince iyi anlatamazdı. "Buraya inmemeliydin."
"Her yer toz içinde." Dedim usulca. "Daha temiz olmasını beklerdim."
Hapşırdığım anda bana mendil uzatıp her saniyesinde dünyanın etrafımda döndüğünü hissettiren adama aşkla baktım. "Ne kadar temizlenirse temizlensin tozlanıyor, çiçeğim."
"Yoongi nerede?" Dedim usulca. Jaesung gözlerini kaçırdığında Seokjin'in ifadelerini çözmeye çalıştım fakat kapının pervazına yasladığı bedenini kendinden emin tutarken yüz ifadesi belirsiz derecede donuktu. "Bir şey mi olmuş?"
"Yoongi sadece dinleniyor." Seokjin gülümseyerek konuştu, içimi ferahaltacak bir ses tonu da takındı ama gözleri öylesine endişeliydi ki hiçbirine inanamıyordum.
"İstemeden kulak misafiri oldum, kendisine zarar mı veriyormuş? Oğlumuz hakkıdna hiçbir şey saklamayacağını söylemiştin."
"Sadece Yoongi'nin uykusuzluk krizini çözebilmek için ona etki edebilecek tek ilacı arıyoruz. Günlerce uyuması, hiç uyumamasından daha iyi değil midir?" Seokjin yine araya girdiğinde Jaesung'un ellerini sıktım, bana yalan söylemeyeceğine güvendiğim adamdan da aynı şeyleri duymak istiyordum.
"Sanırım bedeni kabul etmiyor." Dedi kırık bir sesle. "Herhangi bir kimyasalı kabul etmiyordu, yeni değildi ama ilk defa lehine bir ilaç vermiştik. İşe yaramasını bekliyorduk." Dudaklarını gerginlikle yalayıp gözlerime baktı. "O bu sürece alışana kadar bizimle kalamaz mısın?"
"Jaesung!.."
"Onu bu halde bırakmaya gönlün el veriyor mu? Benim için kalmanı istemiyorum. Oğlumuz için, o kendine hakim olana kadar onunla olabilmen için istiyorum." Gözlerindeki yalvarış daha önce hiç rastlamadığım kadar yoğundu. Onu yalnızca başımla onayladım ve Seokjin'in yanından yatağa iyice bağlanmış Yoongi'ye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanficBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...