Bölüm 34

113 23 48
                                    

~Min Yoongi~

Kollarımı göğsümde kavuşturdum, onu izliyordum. Gözlerim net bir şekilde karşımdaki manzarayı seçemiyor olsa da Taehyung'un titrediğini net bir şekilde seçebiliyordum. Öldüremezdi, sevdiğinden ya da sevmediğinden değildi bu. Kim Taehyung; bulut kadar beyaz, su kadar saf bir kalbe sahipken masum gördüğü birisini, gözünü dahi kırpmadan ve hatta acı çekmeden öldürmesi imkansızdı.

Elleri arkasında bağlı ve diz çöktürülmüş, bacaklarından yere sabitlenmiş adamın yorgun gözlerine baktım. İnsanlar nasıl bu kadar yapılı olabiliyorlardı? Bir kas yığını tam karşımda nefesleniyor, ağzı bağlıydı ama çığlık atacak, hatta inleyecek bile halinin kaldığını sanmıyordum. Hoseok iyi iş çıkarmıştı.

Başım tekrar dönerken gözlerimi kapattım ve sırtımı duvara yaslayıp derin bir nefes aldım. "Benden istediğin şeyin farkında mısın sen?" Sesiyle tekrar gözlerimi araladım ve direkt olarak yüzüne baktım. Çok güzeldi. Lanet olası herif, altımda inlerken de tıpkı bu şekilde güzel görünüyordu.

Onunla deli gibi seks yapmak istiyordum.

"Farkındayım. Peki sen, senin için tüm kıtayı yerle bir ettiğimin farkında mısın?" Dudağımı yaladım. Alkolün etkisinden olsa gerek, onun bedenine büyük bir açlık duyuyordum. Tam şu an gözlerim önünde o adamı vursa, nerden vurduğunun bir önemi olmaksızın sadece vursa, onunla sabaha kadar ve hiç durmadan sevişebilirdim, mutlu edebilir ve vurduğu gerçeğini unutmasını sağlayabilirdim.

Düşünceli görünüyordu, o tatlı yüzündeki şaşkınlık ve şok ifadesini izlemek keyif vericiydi. Hoseok içeri girip de Taehyung'a, tıpkı onunki gibi aynı şaşkınlıkla bakarken onu izlemekten o denli keyif almadığımı fark ettim. Sadece Taehyung...

Elimi saçlarıma attım ve derin bir nefes aldım. "İşte senin aşkın bu kadar. Bir de gelip bana aşktan söz etme." Odadan çıkarken Taehyung bileğimi kavramış, Hoseok'a rağmen kollarını boynuma sarmıştı. Utanması yoktu gerçekten. Hala arabada yaptıkları geliyordu aklıma. Edepsiz, cesur çocuk...

"Bunu isteme benden. Kim olursa olsun öldüremem ben kimseyi. Sadece Namjoon için geçerli değil." Yalvarırcasına döktüğü sözcükleri zaten biliyordum. Oysa beklentim, biraz daha zaman tanırsam bunu yapacağını söylemesi yönündeydi.

"Ona aşıksın." Kollarını üzerimden çekip kendimi dışarı attığımda tekrar sigarama davranıyordum ki Hoseok bileğimden tutarak engel oldu.

"Yeterince içtin." Dedi soğuk bir sesle. "Ayrıca zevkimi de elimden aldın. Sen Taehyung'la o odadayken hiç rahatsız etmemiştim. Sense onun eline silah vermiş öldürmesini söylüyorsun. Hiç adil değil!" Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum ama söyledikleri içinde bir tane haksız söz yoktu.

"O piçi sevmiyorsa öldürsün." Dedim buz gibi bir sesle. "Gerçekten sevmiyorsa bunu bana kanıtlasın "

"Herkes sen değil! Bir insanın hayatına son vermek kolay mı sanıyorsun?" Öfleyerek elini saçlarına attı, huzursuz görünüyordu. "Aşkını kanıtlamak için daha ne yapmalı? Arabanın içinde, senin gözüne baka baka onu öptüğünde gerçekten aşkla öptüğünü mü sanıyorsun? Sahteyle gerçeği ayırt edemeyecek kadar basit biri misin sen?"

Elimin tersiyle sertçe vurdum onun göğsüne. "Yeter!" Dişlerimi sıkmış, o anı tekrar tekrar düşünürken öfkeden küplere biniyordum. "Sahte ya da değil! Öptü!"

"Sen de o sarı çiyanı öptün!" Diye üste çıktığında hırıltılı bir nefes aldım.

"Ben iş için öptüm!"

"O da her ne yaptıysa aşk için yaptı!"

"Tüm dosyalarımı o herife verdi!"

"Çünkü sana kızmıştı!"

Tweet [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin