~Kim Seokjin~
"Adı Kim Seokjin'miş." Nefes nefese kalmış halde gözlerimi açmalarını bekliyorken burnumu sızlatan soğuk suya lanetler ettim. İlk seferde ne yaptıklarını kavrayamadığım için boğmaya çalıştıklarında hazırlıksız yakalanmıştım. Bu da burun direklerimi sızlatmış, ciğerime kaçan tüm suyu öksürerek atma isteği uyandırmıştı. "Kim Taehyung değil bu!"
Gözlerimi açtıkları anda gözüme vuran ay ışığıyla göz kapaklarımı kısarak arkasına saklandım. Bir süre daha nerede olduğumu çözebileceğimi sanmıyordum. Tek bildiğim beni ayakta boğmaya çalıştıklarıydı.
Islak saçlarımdan tutularak yere vurulduğumda hem kafa derim hem de ciğerlerimdkei tüm havanın çıkmasıyla beyaz ışığın beni acı dolu ziyareti bir olmuştu. Gözlerim ışığa alıştığında etrafımda ve ayakta duran üç adama baktım. En azından sayıları azdı, bu bile bana yeterdi.
"Kime çalışıyorsun!?" İçlerinden birisi bağırdı, fransızcadan oldum olası nefret ederdim.
"Min çetesi adına." nefes nefese kalmış olsam da dudaklarımdan bu sözcükleri gür bir biçimde dökebilmiştim. Ayağa kalktım, direkt o adamın gözlerine baktım. "Min çetesi adına çalışıyorum, bir sorunun mu var?"
Bana öfkeli adımlarla yaklaşırken dişlerimi sıktım. Yeterince yakınıma geldiğinde yurmuğunu aniden savurmuş ama eğilerek kaçmayı başarmıştım. İşte şimdi üç adamı karşıma almam gerekecekti. Bedensel olarak buna hazır olduğumdan emin değildim.
Üçü arasından sıyrılıp savsaklayarak arkamdaki yıkılmaya yüz tutmuş taştan duvara yaslandım, gözlerimi kapatarak soluklandım. Ellerimi arkamda bağlamışlardı, bu bayıltıcı maddenin etkisinden çıkmam yarım saattimi aldı diye tahmin ediyordum. Bu zamana kadar Hoseok ne yapmıştı acaba? Kimliklerimizi bulmaları bu kadar uzun sürdüyse Yoongi'ye neden işkence etmeye çalışıyorlardı ki? Onu istemiyorlar mıydı? Ben olsam koz olarak kullanırdım. Belki de bu tavırları, bizim bilmediğimiz bir gerçeği bildiklerine işaretti.
"Çekilin." Bir kız sesi kulaklarımı doldurduğunda kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım. Saçları, tepeden topuz yapıldığı için biraz daha olgun bir hava katsa da gençti, 20'li yaşlarının ortasında olabilirdi. İnce ve alımlı bir kızdı. "Kim Seokjin, demek... Korede bir soyad kültürü yokmuş ama Kim Namjoon'u tanıyor musun acaba? Min ailesiyle bir bağlantısı olduğuna eminim."
Ters ters baktım ama uzlaşmacı da olmam gerektiğini biliyordum. Düzgün bir cevap bulmalıydım ve zamanım da kısıtlıydı. "Onunla ne işiniz var?"
"Hala yaşayıp yaşamadığını merak ediyorum sadece." Ellerini arkasında birleştirmişti, gözleri kapalıydı. İnce bacaklarını örten eteği rüzgarla savrulduğunda tüm adamları etrafında ceketlerini tutmaya başladılar. Yoongi bunu görürse Merigi'ye de böyle yapmamız için bizi günlerce eğitirdi muhtemelen.
"Ben de bir şeyi merak ediyorum." Sonunda sırtımın acısı geçmişti, dik durabiliyordum. Kız beni dinleyeceğini belirten bir sessizliğe büründüğünde iç geçirdim. "Benimle beraber kaçırdığınız adam nerede?"
"Oldukça adil bir anlaşmaya benziyor." Adamlarını etrafında kovarken cebinden bir çakı çıkararak yaklaştı. Herhalde bir bıçaklamayla ölmeyeceğimi kavramış olması gerekiyordu. "Jung Hoseok'muş adı. Onu mu diyorsun?"
"Evet."
Dibime girdi, uzun zaman sonra ilk defa karşı cinsimle bu kadar yakındım. Çakısını kolumun altından arkama geçirdi ve bağlı ellerimi tek seferde çözdü. "Bayıldı. Birkaç kez bayıldı hatta, en son bir şey çıkmayınca öldürelim, demiştik ama sen onu seviyor gibisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tweet [Taegi Fanfiction]
FanfictionBasit bir tweet, hayatınızı ne kadar değiştirebilir ki? Kim Taehyung, eşcinsel hakları için kurmuş olduğu derneğin başkanı olarak korede, iyi ve kötü anlamda büyük nam salmıştır. Bir gün, dehşet derecede alkollü olduğu anında, kişisel hesabında yayı...